Deprem ve siyaset

6 Şubat sabah 04'00'te ve 13.24'te 7.7 şiddetinde yıkıcılığı ve etki alanı çok büyük iki ayrı deprem oldu.

Bu şiddette iki ayrı depremin peşpeşe aynı yerde olması bile normal değil. Ama zaten bu konumuz da değil!

13,5 MİLYON DEMPREMZEDE
Deprem'in merkez üssü Kahramanmaş olduğu halde, Adana, Hatay, Osmaniye, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Adıyaman ve Diyarbakır'da da ciddi yıkım oldu.

YİNE, YENİDEN İMAR AFFI!
İzmir ve Elazığ depremlerinin ardından komisyon uzun incelemeler sonucu 268 somut öneriyi Meclis’e getirmişti. Bunların başında imar affına izin verilmemesi de vardı.

Türkiye imar aflarından çok çekmişti ama unutuldu. 

DENETİM VE HESAP SORMA YOK!
Türkiye siyasetinde 24 saat uzun bir süre, sözü ile "Dün dündür!" sözleri siyasetin balık hafızasına işaret eder.

Af ile ilgili düşüncelerimi paylaşırken, Çiller ile Yılmaz hükümetlerinin nasıl birbirlerini akladıklarını ve hesap sorulmadığını ifade etmiştim. İşte bu yapı yine iş başındaydı. Çünkü, "İmar affına izin verilmeyecek" sözü üzerinden iki yıl geçmeden imar affı çıkmıştı.

Gezi olaylarında siyasi iktidarın kızdığı Türkiye Mimarlar Mühendisler Odası ile birlikte İnşaat Mühendisleri Odası da gelirsiz bırakılmış, son denetim yetkileri de ellerinden alınmıştı.

BETON EKONOMİSİ ÇÖKTÜ!
Türkiye ekonomisi inşaat sektörü üzerine kurulmuştur. 

"Yapın da nasıl yaparsanız yapın!" anlayışı hakimdir. 

Mühendis ve mimarlar, bu tabloda yaygın olarak diplomasını kullandıran figüranlardır. 

Bu depremde de sorumlu, işin kaymağını yiyen müteahitler değil, diplomasını kullandıran mühendis ve mimarlar tüm malıyla zararı tazmin edecek. Ve bozuk düzen böyle devam edecek.

CAHİL MÜTEAHHİDİN BİNASINDA ÖLÜM!
Türkiye maalesef 30 koyununu satanın müteahhit olduğu bir ülke. Ve Meclisteki böyle müteahhitler sayesinde de yaygın olarak mühendisin değil, cahilin elinden çıkan konutlarda oturuyor ve depremlerde ölüyoruz.

YARDIM ÇAĞRISI MUHATAP BULAMADI!
Deprem sonrası süreçte, tam teçhizatlı istihkam askerinin kurduğu çadırlara ve arama faaliyetlerine 1999 depreminden aşinaydık. Ancak 2023 depreminde elinde ailesinin enkaz altındaki videosu, yardım diye bağıran insanlar gördük ilk kez. Enkaza yardım bulamayan!..

DOĞAL AFET KANUNU DA İŞLETİLMEDİ
Yürürlükteki Doğal Afet Kanunu kaymakamlarına, valilere tüm yurttaşları görevlendirmeyi, gerektiğinde taşıt ve araçlara el koyup, kullanma hakkı veriyor. Ayrıca, tedavi, kurtarma, yedirme ve giydirme ve barındırma gibi işlerde acil satın alma ve kiralama hakkı veriyor. 

Ancak siyaset, bunu da devreye sokmadı.

ASKER DEVREYE ALINMADI!
Bu ülkenin çocukları tüm coğrafyalarda, ölüme gönderiliyor da, iş halkımızın yardımına gelince askeri devreye sokmadılar.

Havalimanı yıkılan Hatay'a ilk gün müdahale edilmediği haberleri ile, tüm CHP'li belediyeler bölgeye gitti.

İYİLİĞİ KİM YAPTI KAVGASI! 
Ankara Büyükşehir Belediyesi Hatay Havalimanı için iş makinalarıyla sahadaydı. 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Havalimanı'nı onarıyoruz. Gelin tutuklayın" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, kızdı. "Onlar, değil biz onarıyoruz!"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İskenderun Limanı yangınına müdahale etti. 

Fuat Oktay yine kızdı, "Onlar değil biz söndürdük" dedi.

Oysa 10 Şubat gece saatlerine kadar liman yanmaya devam etmişti.

İşbirliği ile yangını söndürmesi gerekenler, "BEN" demeye, rol çalmaya çalışıyordu!

Muhalif belediyelerin yardım konvoyları durduruldu, AFAD logosu takıldı.

Enkaz altındakini çıkaran ekiplere, AFAD, "Durun ben çıkaracağım" dedi!

OHAL NİYE İLAN EDİLDİ?
Başta Hatay olmak üzere deprem bölgesinde, gıda, akaryakıt, su, elektrik, iletişim ve kadın, bebek hijyen seti ihtiyacı halen devam ederken, "İlk gün yardım gelmedi" diyen şerefsiz, namuzsuz ilan edildi!Tüm bu sorunlara, elindeki imkanları seferber etmeyen siyasi iktidar, başka bir şey yaptı:

OHAL ilan etti!

HATAY'DA GASP VE SALGIN DEDİKODUSU
İki depremin ardından, denizin ve foseptiğin taştığı İskenderun yanan limanı ile hayalet şehir gibi.

Halk arasında ABD savaş gemisinin İskenderun'a ineceği ile ilgili senaryolar anlatılıyor. 

Gasp ve salgın olaylarının artacağı dedikodusu ile kötü kokunun da etkisi sonucu insanlar kenti terk ediyor! 

Depremin 4. günü biterken hayatını kaybedenlerin sayısı 18 bin 342'ye ulaşmış, 1999 depremini aşmıştı.

Türkiye zor zamanlardan geçiyor. Tarih, hangi yardımı kimin taşıdığını değil, iktidar ile muhalefetin birleşerek neden insan canına odaklanmadığını konuşacak.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }