Danıştay 10. Dairesi, şu an müze olan Ayasofya’nın cami olarak hizmet vermesi yönünde bir karar aldı. Bu karar, iktidar medyasında bir zafer havasında anlatılıyor.
İyi de bu durum AKP Lideri Tayyip Erdoğan’ın bir sene önceki açıklamalarına çok ters.
İsterseniz gelin sizinle 6 Mart 2019 tarihine Tekirdağ’a gidelim. Burada miting yapmakta olan Erdoğan’a halktan bazıları, “Ayasofya’yı ibadete aç!” diye bağırdılar.
Bunun üzerine onlara, şunları söyledi:
“Sultanahmet’i bir doldurun ondan sonra ona bakarız. Şimdi Büyük Çamlıca Camii’ni yaptık. Dört tane, beş tane Ayasofya eder o kadar büyük. 60 bin kişiyi alabilecek kapasitede. Anadolu Yakası’nda, İstanbul’da ve Türkiye’de en büyük cami oldu. Buyrun.
Mesele o değil. Bu işin siyasi boyutu var. Yan tarafta Sultanahmet’i doldurmayacaksın, Ayasofya’yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim, bunların hepsi tezgah. Biz ne zaman, neyin, nasıl yapılacağını çok iyi biliyoruz. Bu namussuzlar böyle dedi diye biz adım atmayız. Adımı nasıl atacağımızı, bunun siyaset dilini çok iyi biliriz.”
Başkan Erdoğan öyle bir kızmış ki Ayasofya’yı cami yapmasını isteyenlere namussuzlar diyebiliyor.
Biz öyle demeyelim de Sayın Erdoğan’ın diliyle, bunu isteyenlerin tezgahçı olduklarını kabul edelim.
Ayasofya’nın müze statüsünü kıran ve camiye çeviren Danıştay, Erdoğan’a tazgâh mı kurdu?
HAYIRLI OLMUŞTUR
Yoksa, oyları tepetaklak yuvarlanan Erdoğan, son bir umut olarak Ayasofya’yı camiye çevirerek kendisinden uzaklaşan dindar kesimi partisinde tutmaya mı çalışıyor?
Türkiye’ye vereceği hiçbir şey kalmayan Erdoğan, çaresizlikle, “Alın size Ayasofya! Biraz bununla oyalanın!” mı dedi?
18 yıldır ikide bir gündeme getirilen bu konunun böyle sonuçlandırılması hayırlı olmuştur. Bunca cami boş dururken ille de Ayasofya diyenler hele bir muratlarına ersinler. Orada göstere göstere namaz kılsınlar. Müezzinler, gazelhanlara taş çıkartacak biçimde ezanı eğip bükerek, havalandırıp indirerek, uzattıkça uzatarak ezan okusunlar. Allah’ın Kuran-ı Kerim’de şiddetle yasakladığı (Maun Suresi’ni okuyun, kısadır çünkü…) her türlü gösterişi korkmadan yapsınlar.
Sonra ne mi olacak? On yıldır üstümüze kara bulutlar gibi çöken felaketler son bulacak. Patlamalar olmayacak, seller basmayacak, deprem tehlikesi bitecek… Çöp kutularında ekmek arayan açlar doyacak, umutsuz işsizler iş bulacak, hastalar iyileşecek, tarlalar daha çok ürün verecek, koyunlar çift kuzulayacak ve üniversite mezunu milyonlarca işsize iş bulunacak.
Hele hele 15 Temmuz’da orada bir namaz kılalım, düşmanlar kahrolacak, küffar çökecek, İslam’ın şanlı bayrağı göklere yükselecek; bütün dünya ezan sesleri ile inleyecek…
Bekle bizi Ayasofya, yola çıktık seni fethetmeye geliyoruz.
YAPABİLİRLER Mİ?
Dönemin hükümeti 1934 yılında bir karar alarak Ayasofya’yı müze yaptı.
2020 yılında Danıştay bir karar alarak bu hükümet kararnamesini yok saydı.
Acaba bu Danıştay kararından yola çıkarak AKP yönetimi cumhuriyet rejimini de ortadan kaldırabilir mi?
Şaşırmayın…
Madem ki her şey parmak hesabıyla oluyor…
Madem ki cumhuriyet 29 Ekim 1923’te Meclis’te bulunan milletvekillerinin oyları ile kabul edilmiş.
AKP de bugün TBMM’ye bir teklif sunar. Bu teklifte, “daha önceki devletin Osmanlı devleti olduğu, bir devlet var iken onun yerine yenisinin kurulmasının eski devletin hukukuna aykırı olduğu” biçiminde bir iddiaya dayanır. Bunu oylatır. TBMM’deki AKP ve MHP milletvekilleri mutlaka buna evet derler. Sonunda cumhuriyet kaldırılır padişahlık geri getirilir.
Öyle ya, kurucu iktidarın 1934 kararını bugün hem de bir hukuk oyunu ile yok ettirenler bu dediğimi niçin yapmasınlar?
Hem de Meclis’te çıkarlar, şöyle konuşurlar: “1923’te Cumhuriyet’in ilan edilmesi kanunsuz olmuştur. Çünkü ortada Osmanlı Devletimiz var iken yeni bir devlet ilan edilmesi bölücülüktür. Buna siyasi ve askeri terör demek gerekir. Mustafa Kemal ve arkadaşları silah ggücüyle Osmanlı hanedanının hakkını gasp etmişlerdir ve üstüne üstlük onları kendi memleketlerinden sürmüşlerdir. Bu büyük haksızlık ve hukuksuzluk ortadan kaldırılmalı, cumhuriyet rejimine son verilmelidir.”
Gidiş de oraya doğru değil mi? Bu AKP’liler değil mi cumhuriyet rejimini reklamarası sayan ve sona erdiğini söyleyen? Bunlar değil mi 2023’te cumhuriyetin rejiminin fiilen sona ereceğini söyleyen?
Türkiye’nin bütün demokratik değerleri, çağdaş değerleri teker teker öğütülerek yok edilmiyor mu?
Ayasofya işinin cumhuriyetle hesaplaşma ve onu ortadan kaldırma projesinin bir parçası olduğunu göremeyenler, ileride daha çok üzüleceklerdir.