Cumhuriyet tarihinde böyle çelişkili bir yönetici görülmemiştir

Bakın 100 yıllık cumhuriyet tarihine… Başbakanları, cumhurbaşkanlarını gözden geçirin… Hiçbirisi, bu devleti böyle ayağa düşürmemiştir. Erdoğan’dan önceki hiçbir baş yöneticide böyle çelişkili davranışlar görülmemiştir. Dün ak dediğine bugün kara diyen sonra dönüp yine ona sarılan böyle bir siyasetçi olmamıştır.

*4 Temmuz 2003’te Türk askerinin başına Irak’ta çuval geçiren ABD’ye nota verilmesini isteyenlere, “Ne notası müzik notası mı?!!!” diye cevap verip onları aşağılayan Erdoğan şimdilerde Irak’ta ABD’ye kafa tutuyormuş gibi görüntü veriyor. Ama ABD Başkanı Bush ile görüşebilmek için de araya adamlar koyuyor, lakin reddediliyor.

*2007’de “Kardeşim!” dediği Beşşar Esat’a 2011’den sonra “Katil Esed!” diye saldırmaya başladı. Şimdi ise araya Rusya Lideri Putin’i sokarak Esat ile barışmaya çalışıyor. 

*2013’te darbeci ilan edip “Zalim Sisi!” diye hakaretler yağdırdığı Mısır Lideri Sisi ile barışmak için Dışişleri Bakanı’nı ikide bir Kahire’ye yolluyor. İhvancılar yüzünden düşman olduğu Sisi’nin desteği için her türlü tavizi veriyor.

*Yine katil diye yerden yere vurduğu Suudi Arabistan Prensi Selman’ı Türkiye’ye çağırıp turkuaz halıda karşıladı. Elbette ki daha önce kendisi onun ayağına gitti, kucakladı ve gönlünü aldı… Erdoğan, oraya davet üzerine gittiğini söylese de Arabistan tarafı, “Erdoğan’ı biz davet etmedik!” açıklaması yaparak Türkiye’nin itibarını yerle bir etti.

*Yetmedi, “15 Temmuz darbesini planladı, FETÖ’cü!” dedikleri Birleşik Arap Emirlikleri’nin kralının ayağına koşarak dostluk gösterisi yaptı.

*Yetmez elbette…  2009 yılında Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “Van münit!” diye bağırarak kafa tutup bunun siyasi nimetini yedikten sonra son İsrail cumhurbaşkanı Herzog’u Türkiye’ye davet edip ona, işbirliğini geliştirme önerisinde bulundu. Böylece de Filistin davasına bir kez daha tekme atmışoldu. Peşinden de İsrail’in o bölgede yaptığı haksızlıkları duymazlıktan geldi.

Daha önce buna benzer ne dönüşler yaptı, ne dönüşler… 

*2015’te Suriye’de Rus uçağını düşürüp “Ben emir verdim!” diye övündükten sonra Rusya’dan özür dileyip sıkı Putinci oldu. 

*İçeride MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye “Zürriyetsiz!” de dahil olmak üzere etmediği hakaretler kalmadı ama şimdi onunla çok sıkı fıkı hale geldi.

*Fethullahçılarla birlikte oldu; onlara ne istedilerse verdi; aralarında iktidar savaşı çıkınca da onları terörist ilan etti. İşine yarayanları (Ak FETÖ’cüler)  koruyup yaramayanları (Kara FETÖ’cüler) hapishanelere tıktı.

*PKK’lılarla işbirliği için onlarla gizli görüşmeler yaptırttı. Teröristleri Habur’dan içeri aldırdı. PKK’ya askerin operasyon yapmasını engellemek için yetkilerini aldı. Şimdi ise PKK ile mücadele ediyormuş havasıyla milleti kandırmaya çabalıyor.

*Dün, Mehmet Şimşek’i FETÖ ile iltisakı var düşüncesiyle partiden uzaklaştırdı; şimdi ekonomi dibe vurunca yalvar yakar partiye çağırdı ama ret cevabı aldı.
Her şeyi bildiğini sanan ama namaz kılmak dışında hiçbir şeyi tam bilmeyen Erdoğan yüzünden Türkiye bugün ekonomik beka sorunuyla karşı karşıya kaldı.

Hepimizin geleceğini çalan bu güvenilmez, bu tutarsız politikacıyı 14 Mayıs’ta emekli etmez ise ülkemizi büyük felaketler bekliyor.

Umarım ki AKP’li seçmen bu kez önyargılarına göre değil Türkiye’nin çıkarlarına göre oy vererek kurtuluşumuza katkıda bulunur.

İMAMLAR BOSTANI
Türkiye’nin neden bir uçurama sürüklendiğini anlamak istemeyenler var ise şu rakama bir baksınlar:

Sağlık Bakanlığı’ndaki hekim sayısı: 107 bin…

Diyanet İşleri’ndeki imam sayısı: 138 bin…

Tüm  halka hizmet eden doktor sayısından, belli bir kesimden belli bir kısma hizmet veren imam sayısı 31 bin daha fazla…

Diyanet’e bu yıl 36 milyar lira  ayrıldı bütçeden.

Tüm felaketleri karşılamak için AFAT’e ayrılan para ise 8 milyar lira…

Hiçbir yaramıza merhem olmayan Diyanet’e verilen para AFAT’e verilenin 4 katından daha fazla…

Yani Erdoğan iktidarı felaket mağdurlarının değil imamların yanında…

Peki imamların ülke ekonomisine 1 liralık katkısı var mı?

Elbette ki yok… 

Üstüne üstlük aldıkları o maaşların içinde benim gibi laik insanlardan kesilen dolaylı ve doğrudan vergiler de bulunuyor. Ben hakkımı, -Atatürkçü imamlar hariç- bunlara haram ediyorum. Haram yiyorlar ama aldırış ettikleri de yok. Ahirette bunun sorulmayacağını mı sanıyorlar acaba? Yoksa ahirete inanmıyorlar mı?
Türkiye’yi imam bostanına çeviren AKP’yi baştan indirmedikçe Türkiye’nin iflah olması mümkün değildir.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }