CHP'nin 4 Kasım 2023'teki 38. Olağan Kurultayı'nda partinin 8. genel başkanı olarak seçilen Özgür Özel, "Hepinize namus ve şeref sözü; ön seçimin teminatı bir genel başkan olacağım" demişti. Özel'in, salı gün partisinin grup toplantısında, son adımında cumhurbaşkanı adayının belirleneceği yeni bir sürece başladıklarını belirtmesi CHP teşkilatlarını hareketlendirdi. Özel de ön seçim vaadini biraz gecikmeli de olsa yerine getirmiş oldu.
Ercan Çankaya'nın haberine göre CHP Lideri Özel, takvim net olarak açıklandıktan sonra üye olanların seçimde oy kullanamayacağını söyledi. Özel’in bu çağrısının ardından edinilen bilgiye göre iki saat içinde partiye 3 bin yeni üye katıldı.
Özel'in, cumhurbaşkanı adayını belirlemek için vatandaşlara partiye üye olma çağrısı yapmasının ardından ilgili genel başkan yardımcılıkları, "Cumhurbaşkanı adayının örgüt denetiminde yapılacak bir ön seçimle nasıl belirlenebileceğine" ilişkin bir yönerge çalışmasına başladı. Yönergenin hazırlanmasının ardından bir takvim oluşturulacağı, ardından adayı belirlemek için oy kullanacakların partiye üye olması için bir süre belirleneceği öğrenildi.
KILIÇDAROĞLU'NUN İLK VE SON ÖN SEÇİMİ
Ön seçimlerin dünyada, özellikle de ABD'de, seçim sisteminde oldukça merkezi bir rolü olmasına rağmen Türkiye'de CHP ve DEM Parti dışındaki partilerin seçmenleri bu uygulamaya yabancı. DEM Parti'de son ön seçim, 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşen yerel seçimler öncesinde belediye başkan adaylarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştı. CHP ise son ön seçimini 2015 yılında yapmıştı.
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi CHP, adaylarını belirlemek için hakim denetiminde 41 il ve 45 seçim bölgesinde ön seçim yapmıştı. Yaklaşık 760 bin CHP üyesinin oy kullanma hakkının bulunduğu önseçime katılım oranı yüzde 50 seviyesinde kalmış; fakat hem seçimler öncesinde hem sonrasında CHP'de kulisler oldukça hareketlenmişti.
Bu ön seçimler sonrasında CHP'de o döneme kadar siyaset yapan birçok isim siyaset sahnesinde geri plana düşmüş, yeni isimler öne çıkmıştı. Özellikle İstanbul 2. bölgede bu ön seçimin sonuçları oldukça sürprizli olmuştu. “Demokrasiye inandığını” belirterek kontenjan adayı olmayı reddeden dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş, 16. sırada kalmıştı.
BAYKAL'IN EKİBİ LİSTE DIŞI KALMIŞTI
Diğer illerde de sürprizler olmuş; Deniz Baykal’ın genel başkanlık yaptığı dönemde çekirdek ekibinde olan Önder Sav ve Mehmet Sevigen liste dışı kalmıştı. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Antalya’da 14 kişilik milletvekili aday listesinin belirlenmesi için yapılan ön seçimden 2'nci sırada çıkmış; Antalya’da 96 milletvekili aday adayının yarıştığı önseçimde Niyazi Nefi Kara, Deniz Baykal’a 1390 oy fark atmıştı.
Bu ön seçimler sonrasında Baykal döneminin genel sekreteri Önder Sav liste dışı kaldığı gibi ekibinden de birçok isim listeye girememiş ya da alt sıralarda girmişti. Deniz Baykal'a yakın birçok isim de yine aynı şekilde liste dışı kalmıştı. 2015 ön seçimi, CHP'nin bundan sonraki on yılını etkilemiş; CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı genel başkan seçildiği 2010'dan ön seçimlerin olduğu 2015'e kadar süren eski parti içi muhalefet zayıflamış; fakat yeni bir muhalefet doğmuştu.
ÖN SEÇİMLER YENİ BİR MUHALEFET DOĞURDU
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla 24 Haziran 2018'de yapılan erken genel seçimler için dönemin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, adayların ön seçimle belirlenmesi uygulamasına başvurmadı. Zira 2015'ten 2018'e kadarki 3 yıllık sürede ön seçimle gelen milletvekilleri, delege desteğiyle aday olup seçildikleri için parlamentoda ve parti içinde daha "bağımsız" ve eleştirel profil çizerken, aralarında İlhan Cihaner'in de bulunduğu bazı isimler ise parti içi muhalefet hareketi başlattı.
24 Haziran 2018 Erken Genel Seçimi için hazırlanan ön seçimsiz aday listesinde 40 dolayında mevcut milletvekili liste dışında kaldı. Liste dışında CHP örgütlerinin ve seçmenlerinin oldukça yakından tanıdığı isimler de vardı. Gazeteci Mustafa Balbay, Grup Yorum'un eski solisti Hilmi Yarayıcı, Sivas Katliamı'nda yaşamını yitiren şair Metin Altıok'un kızı Zeynep Altıok, Sivas Katliamı davasında kurban yakınlarının avukatı Şenal Sarıhan, gazeteciler Eren Erdem ve Barış Yarkadaş, bu isimlerden birkaçıydı.
TEK PARTİ DÖNEMİNİN SON DÖNEMECİNCE ÖN SEÇİMLER
CHP, 12 Eylül'de kapatıldıktan sonra yeniden kurulduğu 1992 yılından 2015'e kadar ön seçim uygulamasından büyük ölçüde uzak kalsa da 12 Eylül'e kadar olan süreçte, Tek Parti Dönemi de dahil olmak üzere bu uygulamanın yabancısı değildi.
Türkiye, bilindiği üzere Cumhuriyet'in ilanından 1945'e kadar tek partili bir siyasi sistem tecrübesi yaşadı. 2 çok parti denemesi dışında bu 22 yıllık süreçte seçime girme hakkı bulunan tek parti CHP'ydi. Seçim kanunlarında milletvekilliği adaylığı hakkı sınırlandırılmamış olmakla beraber tek partili dönemde, bir parti veya örgüt adına aday göstermek ve bir listeyle seçimlere katılma hakkı doğal olarak CHP'ye aitti. 19 Mayıs Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Önder Duman'ın “Tek Parti Döneminde CHP’de Bir Parti İçi Demokrasi “Denemesi”: 1939 Seçimleri ve İkinci Seçmenlerle “İstişare”” makalesinde detaylı olarak anlatıldığı gibi partinin 1923’ten itibaren tüzüklerine bakıldığında milletvekili adaylıklarının merkezdeki bir kadro tarafından belirlendiği görülmektedir. Nitekim 1923 tarihli Cumhuriyet Halk Fırkası Nizamnamesi'nde milletvekillerinin partiye mensup bakanlar ile genel başkanın başında bulunduğu dokuz kişilik parti idare ve on iki kişilik parti grup idare heyetinin katılımıyla oluşturulan parti divanınca belirleneceği ifade edilmekteydi. 1927 yılına gelindiğinde II. TBMM’nin görev süresinin tamamlanmasına az bir süre kala 23 Haziran’da tüzükte önemli bir değişiklik yapılarak parti divanına ait olan milletvekili adaylarını belirleme ve ilân yetkisi, adı geçen kuruldan alınarak doğrudan parti başkanına verildi. Dolayısıyla 1927 seçimlerinde milletvekili adaylarını Gazi Mustafa Kemal Paşa belirledi. Seçimler sonrasında toplanan Büyük Kongre’de kabul edilen 1927 Nizanmamesi’nde milletvekillerini belirleme yetkisi çekirdek bir kadronun uhdesine bırakıldı. 1927 ve 1931 nizamnamelerinde “Umumi Reislik Divanı”, 1935 ve 1938 nizamnamelerindeyse “Genbaşkur” adını alan bu çekirdek kadro, cumhurbaşkanı/parti genel başkanı, genel başkanvekili/başbakan ve genel sekreterden oluşmaktaydı. Dolayısıyla 1927 sonrasında CHP’de milletvekillerinin cumhurbaşkanı ile başbakan ve parti genel sekreterinden oluşan üçlü bir karar alma mekanizması tarafından belirlendiğini söylemek mümkündür.
1939'DAKİ İLK ÖN SEÇİM DENEYİMİ
1939 seçimlerinde bir ilke imza atılarak ülkenin belli yerlerinde aday yapılması düşünülenler ikinci seçmenlerin beğenisine sunulmuş, parti yoklaması olarak nitelenebilecek bir uygulama hayata geçirilmiştir. Söz konusu yoklama sonuçları aday listelerinin oluşturulmasında büyük oranda göz önünde bulundurulmuştur. İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı olmasının ardından gerçekleşen ilk seçim olan 1939 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi ilk defa ülkenin belli yerlerinde aday tespitinde yoklama mahiyetinde bir uygulama ile partililerin, ikinci seçmenlerin fikrini almış, aday listelerini bu doğrultuda hazırlamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde bir ilk olan bu uygulama sonraki dönemlerde kurumsallaşacak ön seçimler açısından önemli bir deneyim olmuştur.
1943 seçimlerinden önce, 1908’den beri yürürlükte olan İntihab-ı Mebusan Kanunu kaldırılmış, yerine 14 Aralık 1942’de kabul edilen, Mebus Seçim Kanunu yürürlüğe girmiştir. Atatürk Ansiklopedisi'nin “Seçimler (1939-1950)” maddesinde belirtilene göre genel olarak bir önceki kanun içeriğinden farklı olmamış, daha ziyade kanun dilinin sadeleştirilmesi hedeflenmiştir.
İkinci seçmenlerin belirlendiği seçimler yurt genelinde 15-20 Şubat tarihleri arasında icra edilmiştir. Bazı şehirlerde yüzde 90’ın üstünde gerçekleşen katılım, bazı şehirlerde yüzde 100’ü bulmuştur.
1943 SEÇİMLERİ: İLK CANLI SEÇİM PROPAGANDASI
1943 seçimlerinde aday listesinde birçok yeni isme yer verilmiş, sadece seçilecek vekil kadar aday gösterilmemiş, birçok seçim bölgesinde 1923 seçiminden o yana ilk kez “seçilecek milletvekili sayısının üzerinde aday gösterilerek” ikinci seçmenlere, “çok sayıda aday arasından seçme hakkı” tanınmıştır.
Aday listesi açıklandıktan sonra aday sayısının seçilecek milletvekili sayısından çok olduğu illerde, Tek Parti Döneminde ilk kez olmak üzere, adaylar kendileri için ikinci seçmenlerin oylarını almaya çalışmışlar; kendilerini tanıtan yazıları gazetelerde yayınlatmış ve kendi propagandalarını yapmışlardır. Gazetelerde, milletvekili adayları arasındaki kıyasıya rekabet, adayların eş, dost ve diğer yakınlarıyla giriştikleri mücadele, hatta seçimi kazanmaları halinde yemek ve yardım çalışmaları yapacaklarını vaat ettikleri görülmüştür. Seçim işlerinde kullanmak üzere bazı şehirlerde propaganda plağı ile hoparlörlü otomobil hazırlanmış, bazı adaylar seçim konuşmalarını plağa okuyup seçim bölgelerine göndermiştir. İlk kez uygulanan bu yöntemle, adaylar arasında plak savaşı başlamış; gönderilen plaklar kahvehanelerde halka dinletilmiş, daha sonra adayın mali durumuna göre tutulacak bir araca konulan gramofonla, mahalle mahalle gezilerek propaganda yapılmıştır. Seçimler 28 Şubat 1943’te tamamlanmış; TBMM’de 455 milletvekili görev almıştır. Seçim bölgelerinde seçilecek vekil sayısının üzerinde gösterilen 78 adayın 30’unu yeni isimler oluşturmuştur.
ÖN SEÇİMLER DARBEYLE RAFA KALDIRILMIŞTI
1950'lerde CHP, Adnan Menderes liderliğindeki DP karşısında girdiği tüm seçimleri kaybetse de aday belirlemede adayın seçim bölgesinin özelliklerini daha çok dikkate almıştı. Fakat ikinci seçmen uygulamasının çok partili döneme geçerken kaldırılmasının da etkisiyle bu dönemde yaygın bir ön seçim uygulaması olmamıştı. 1960'larda CHP'de yaygınlaşan ön seçim uygulaması, 1970'lerde norm haline geldi. Bu dönemde hem belediye başkanları hem milletvekilleri büyük ölçüde ön seçimle belirlenir hale gelmişti. Fakat bilindiği üzere 12 Eylül 1980'deki askeri darbeyle diğer siyasi partiler gibi CHP de kapatıldı. CHP, 1992'de yeniden kurulduktan sonra ön seçim uygulaması Deniz Baykal yönetiminde büyük ölçüde rafa kaldırıldı.