CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türkiye ile ABD arasında yapılan ortak deniz tatbikatıyla ilgili bir açıklama yaptı. Bağcıoğlu, "Normal şartlarda rutin ve normal kabul edilecek bir eğitim, siyasilerin açıklamalarıyla hassas bir duruma dönüştü. Eğer açıklamalarda ifade edildiği gibi gerçekten bir hassasiyet olsaydı, siyasi direktiflerle eğitim talebi geri çevrilebilirdi. Ancak bu yapılmadı, bölgeye gelen yabancı gemileri hem eleştirdik hem de eğitimler yaptık. Bu durum, eylem ve söylem birliği olmayan bir dış politika izleniyor olması açısından endişe vericidir" dedi.

CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türkiye ile ABD'nin ortak deniz tatbikatı hakkında, "Normalde rutin ve normal kabul edilecek bir eğitim, siyasilerin açıklamalarıyla hassas bir duruma dönüştü. Eğer bu konuda yapılan açıklamalarda belirtildiği gibi gerçekten bir hassasiyet olsaydı, verilecek siyasi direktif çerçevesinde eğitim talebi geri çevrilebilirdi. Fakat bu yapılmadı, bölgeye intikal eden yabancı gemileri hem eleştirdik hem de eğitimler yaptık. Bu olay, tek başına eylem ve söylem birliği olmayan bir dış politika izleniyor olmasını göstermesi açısından endişe vericidir" ifadelerini kullandı.

CHP Milli Savunma Bakanlığı'ndan (MSB) Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türkiye ile ABD arasında gerçekleştirilen ortak deniz tatbikatı hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Bağcıoğlu’nun açıklamasında şunlar yer aldı:

"13-17 Ağustos 2024 tarihleri arasında, TCG Anadolu Görev Grubu ve ABD Deniz Kuvvetlerine bağlı USS WASP Amfibi Görev Grubu tarafından Doğu Akdeniz’de icra edilen deniz eğitimleriyle ilgili değerlendirmeler, Türk haber sitelerinde ABD Deniz Kuvvetleri'ne dayandırılarak yer aldı. Millî Savunma Bakanlığı, Doğu Akdeniz’deki bu eğitimlere dair resmi sosyal medya hesaplarında herhangi bir paylaşım yapmadı. Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizin korunması için uzun süredir dost ve müttefik ülke gemileriyle birleşik deniz eğitimleri yapılıyor, bu da bugüne kadar yürütülen rutin bir uygulama. Geçmişte NATO üyesi devletlerin yanı sıra Pakistan, Japonya, Singapur, Mısır, Lübnan ve Endonezya gibi ülkelerle de bu tür eğitimler yapıldı.

Denizlerde yalnızca yetki alanı ilan ederek varlık göstermek yeterli değildir. Donanma varlığı, milli politikayı destekleyen en önemli araçtır. Doğu Akdeniz’de en etkin deniz gücü olduğumuzu göstermek için bölgeye gelen yabancı deniz kuvvetleriyle eğitimler yaparak varlık göstermek en uygun yöntemdir. Bu şekilde caydırıcılık sağlanır. Geçmişte Yunanistan’ın yabancı bir savaş gemisiyle yaptığı bir saatlik eğitimi bile Doğu Akdeniz’deki etkinliğinin bir göstergesi olarak sunmaya çalıştığı bilinmektedir.

Bu tür eğitimlerin NATO üyesi bir ülke olarak Türkiye’nin savunma iş birlikleri açısından önemli olduğu açıktır. Ancak, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in ABD’nin bölgeye savaş gemileri göndermesi üzerine yaptığı açıklamalar, hükümetin çelişkili tutumunu ortaya koymaktadır. Çelik, 'Oraya başka devletlerin gönderdiği her savaş gemisi, her uçak gemisi şiddet sürsün, şiddet bölgeye daha çok yayılsın diyenlerin işine yarayacak bir vesile sunmuş olacak' şeklindeki endişelerini şimdi anlaşıldığı kadarıyla sadece iç politika maksatlı olarak dile getirmişti. Normalde rutin ve normal sayılacak bir eğitim, siyasiler tarafından yapılan açıklamalar ile hassas bir duruma evirildi. Eğer bu konuda yapılan açıklamalarda belirtildiği şekilde, gerçekten bir hassasiyet mevcut olsa idi, verilecek siyasi direktif çerçevesinde eğitim talebi geri çevrilebilirdi. Ancak bu da yapılmadı, bölgeye intikal eden yabancı gemileri hem eleştirdik hem de eğitimler icra ettik. Açıkçası bu olay tek başına eylem ve söylem birliği olmayan bir dış politikayı göstermesi açısından endişe vericidir.

Bu olay özelinde ortaya çıkan en önemli sonuçlardan biri, politik söylem ile askeri uygulama arasındaki farklılığın, politika belirleyiciler ile politikayı sahada uygulamaktan sorumlu makamlar arasında dış politika uygulamaları konusunda derin fikir ayrılıklarına işaret etmesidir. Daha önce hayal bile edilemeyecek böyle bir durum, devlet kurumlarının eş güdümüne dayanan temel felsefesinin de erozyona uğradığını göstermektedir. Tespit edilen bir diğer husus da, ABD gemisinde bulunan tilt rotorlu Osprey V-22 hava araçlarının TCG Anadolu’ya iniş kalkış eğitimi yapmasıydı. Bu hava araçları, özellikle karadan ve denizden birlik aktarımında ve lojistik faaliyetlerde önemli bir rol oynamakta, muhtemelen Türkiye ile ilk faaliyetleri TCG Anadolu ile oldu. Dikkat çeken bir başka husus ise, aylar önce aynı sınıf hava araçlarıyla ABD Özel Kuvvetleri'nin Suriye’de YPG/PKK teröristlerine hava hücum harekâtı eğitimi vermesiydi. AK Parti hükümetinin dış politikası, sadece uluslararası ilişkilerde değil, aynı zamanda güvenlik ve askeri stratejilerde de belirsizlik yaratmaktadır. Bu tutarsızlıklar, hem iç politikada hem de uluslararası alanda Türkiye’nin itibarını zedelemektedir. Uzun vadede, tutarlı ve öngörülebilir bir dış politika izlenmesi, Türkiye’nin ulusal güvenliğini ve bölgesel istikrarı korumak açısından kritik öneme sahiptir."