Aralık 1975 İstanbul doğumluyum. Çocukluğumun önemli bir bölümü Sinop’un Gerze İlçesine bağlı bir köyde geçti. İlkokulun ilk iki sınıfını da orada okudum.
Üçüncü sınıftan başlayarak eğitimim İstanbul Gaziosmanpaşa’da sürdü. 4 ve 5. Sınıfta iken öğleden sonraları mahalle camiindeki Kur’an Kursuna gittim. Kur’an eğitimimi yazları da sürdürdüm. İlkokul üçüncü sınıfta namaz kılmaya başladım. O yıl ilk kez Ramazan orucunu da tam olarak tuttum.
İlkokulun ardından Küçükköy İmam Hatip Lisesi’nin orta bölümüne yazıldım. Liseyi de aynı okulda okudum. Ardından Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne girdim. Kelam ve İslam Felsefesi bölümünü ve ek olarak Arap dili ve Edebiyatını seçtim. 1998’de okulu bitirdim. Sonra yine Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Sosyoloji ve Sosyal Antropoloji Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimi aldım. “Ümmet Sisteminden Ulus Devlete Geçişte Harf İnkılabının Kültürel Değişim Üzerine Etkileri” başlıklı tezimle yüksek lisans eğitimimi tamamladım.
Çeşitli camilerde resmiyet dışı olarak imamlık ve müezzinlik yaptım. Rahmetli babamın isteğiyle yıllarca Ramazan aylarında teravih namazları kıldırdım. Camilerde vaazlar verdim.
Bu arada yüzlerce kişiye Kur’an okumayı ve tecvidi öğrettim.
1999’da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak atandım.
2001 ve 2002 yıllarında askerlik yaptım.
2006 yılında Eğitim İş Sendikasına üye olup İstanbul örgütlenmesinde görev aldım.
2006’dan 2022 yılına değin Eğitim İş’in çeşitli yönetim organlarında yer aldım.
2008 yılında Atatürkçü Düşünce Derneği’ne üye oldum ve Fatih Şubesi'nin kuruluşuna öncülük ettim.
2012 yılında evlendim. 2016’da Bumin Kağan adını verdiğim bir oğlum oldu.
2003’ten 2016’ya değin Cem Vakfı’nın çeşitli çalışmalarına katılıp destek verdim.
25 Ocak 2023’te Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne üye oldum.
Cem Vakfı tarafından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine ilişkin AİHM’de açılan davaya, hazırladığım bir raporla katkı sundum. Davanın gerekçeli kararında raporum da yer aldı.
Köken olarak Eymür Türkmenlerindenim. Sünni bir aileye mensubum. Ancak hiçbir mezhebe aidiyet duymuyorum. Yaşamım boyunca hiçbir cemaate ve tarikata üye olmadım. Sözün özü; mezhepsiz, cemaatsiz ve tarikatsız biriyim. Lise yıllarımdan beri Kemalist’im. Yaşamımdaki en önemli değerlerden biri Atatürkçü kimliğimdir.
Yaklaşık 8 yıllık bir uğraş sonucu “İslam’ı Anlamak İçin Türkçe Kur’an” adlı bir çalışma yayımladım.
Kur’an’ın Tanrı sözü (Kelamullah) olarak nitelenmesinin tevhid inancına aykırı olduğunu düşündüğümden “Halku’l- Kur’an” tartışmasında Kur’an’ın mahluk olduğu inancını savunuyorum. Buna göre, Kur’an, anlam ve kavram olarak Allah’a, lafız olarak ise Hz. Muhammed’e aittir. Allah Kur’an’ı yaratandır, söyleyen değildir.
Ayrıca “Türkçe İbadet” adlı kitabımla anadilde ibadet hakkını savundum.
Kendimi inançsal açıdan “Muhammedî Müslüman” olarak tanımlıyorum.
Tanrı düşüncem tümtanrıcı bir içerikte olup evrenin bilinç sahibi olduğuna inanıyorum.
Ateizme, deizme ve teizme uzağım. Zira ben tümtanrıcıyım. Başka bir deyişle panteistim.
Kur’an’ın panteist düzlemde bir Allah anlatısı içerdiğini görüyorum.
Şeriata karşıyım. Niyesi şeriat, egemen Emevi İslam anlayışına bağlı bir kesim Müslümanların fıkıh külliyatına dayanan, büyük ölçüde dönemsel ve yerel Arap örfünü esas alan konjonktürel bir hukuk sistemidir. Bu nedenle, şeriatın doğrudan doğruya Allah’ın yasaları olarak nitelenmesi Allah’a iftiradır. Niyesi Allah’ın yasaları şeriat değil, Sünnetullah’tır.
Ulu önder Atatürk öncülüğünde gerçekleşen ve temeli laikliğe dayanan büyük Cumhuriyet devrimi, egemen Müslümanların işlevsizleşmiş ve zaman dışı kalıp donmuş hukuk sistemi olan şeriatın ortadan kaldırılıp İslam hukukunun çağdaşlaştırılması devinimidir. Bu bağlamda Cumhuriyet devrimi İslam tarihindeki en büyük içtihat çalışmasıdır. İmam Gazalî ve Nizamiye Medreseleri tarafından kapatılan içtihat kapısının yeniden açılmasıdır. Cumhuriyet devrimi, İslamî, insancıl ve ulusal anlamda büyük bir atılımdır.
Yaptığım çalışmalar, yazdığım kitap ve makaleler ve savunduğum görüşler nedeniyle 2019 yılı Ocak ayında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliğinden açığa alındım. Mayıs’ta görevime yeniden döndüm.
2022 yılı 13 Aralık günü ise gerici çevrelerin, sapık tarikatların ve kimi nefret vaazları veren sapkın vaizlerin baskısı ve isteğiyle uyduruk bir soruşturma sonucu kamu görevinden bütünüyle çıkarıldım. Yeniden görevime dönebilmek için yargısal mücadelemi sürdürüyorum.
Öğretmenlik sürem boyunca binlerce öğrencime Muhammedî İslam’ı, Kur’an’ı, cumhuriyet değerlerini, insan hak ve özgürlüklerini öğretip gerici dinbazlığa karşı mücadele bilinci aşıladım.
Görüş ve inançlarımı anlatmak için yüzlerce söyleşi, konferans ve bilgi şöleninde yer aldım. Yüzlerce televizyon izlencesine, bir o kadar da radyo söyleşisine katıldım. Pek çok bilgi ağı sitesinde dinsel ve siyasal yazılar yazdım. Yazılarımda siyasal ümmetçiliğe karşı laik ve çağdaş yurttaşlığı savundum. Büyük düşün insanı Tevfik Fikret’in; “Vatanım ruy-ı zemin, milletim nev-i beşer” sözünde olduğu gibi yeryüzü kardeşliği ülküsüne bağlandım. Bununla birlikte özellikle Türk dili ve Türk toplulukları üzerine kapsamlı araştırmalar yaptım. 552’de kurulan ve 740’lı yıllara değin süren Türk Kağanlığı dönemine büyük ilgi duyuyorum.
Kur’an’a, İslam inancına ve İslam mezheplerine ilişkin çalışmalarımı aralıksız sürdürüyorum. Görüşlerimi daha ayrıntılı bir biçimde öğrenmek isteyenler, “İslam Bu Muhammedî İslam”, “Kur’an İle Aldatmak”, “Cami ve Siyaset”, “Türkçe İbadet” ile “Atatürk ve Türkçenin Işığı” adlı kitaplarıma başvurabilirler.
Doğrulara ve gerçeğe bağlı kalanlara esenlik olsun.