Bu Tokatlı senden utanıyor

Ne acıdır ki İslam dünyasında, kadınların kaderini erkekler belirliyor. Bu kader, kara talih dediğimiz bir şey ve kadını Orta Çağ koşullarına hapsetme operasyonu. Bunun için de tek tip kadın imal etmek en önemli proje… Kadını, erkeğin cariyesi haline getiren bir yapılanma bu. Bu kara kaderde bazı kadınlar da erkeklere yardımcı oluyor. Bunlardan birisi de AKP Milletvekili Özlem Zengin

Bugün İyi Parti Lideri Meral Akşener’in Meclis’teki konuşmasını dinlerken onu yeniden hatırladım. Hemcinslerine yapılanlara karşı duyarsız kalmayı bırakın, onları aşağılamaya kalkışması yok mu? Utanıyorum işte.

Uşak’ta tutukluların çıplak arandığı yönündeki haberler üzerine tartışma başladı. Kendisinin de çıplak arandığını söyleyen bir kadına Özlem hanım, “Onurlu kadın, ahlaklı kadın (bunu söylemek için) bir sene beklemez” diye karşılık vermiş.

Meral hanım, onun bu izansız ve insafsız tavrını, "Şu utanmazlığa bakar mısınız, gerçekten ibretlik” diye yerden yere vurdu.

***

Ah Özlem hanım, ah!

O kadınların arkasında AKP polisi yok…

O kadınların arkasında özel görevli savcılar yok.

O kadınların arkasında Türkiye’yi tek başına yöneten Tayyip Erdoğan gibi bir güç yok.

Sen bu güvencelere dayamışsın sırtını; kürsülerden esip gürlüyorsun.

Öyle bir coşuyorsun ki kadınların AKP sayesinde kadın olduklarını bile söyleyebiliyorsun.

Sayın Akşener de bu tutuma, haklı olarak “Utanmazlık” diyor. Ben de utanıyorum tüm kadınlar adına…

***

Özlem hanım! Benim bildiğim Tokat’ta… 1960’ların ortalarında okuduğum Tokat’ta senin gibi hanımlar yoktu. Bizim Tokat’ın kadınları, birbirlerine “Bacılık” der, korurlardı. Kimse, kadın onuruna yönelik saldırılara gerekçe uydurmazdı…

Hele hele okumuş, avukat olmuş kadınlardan böyle bir katılık hiç beklenmezdi.

Çünkü Tokat’ın kadınları cumhuriyetin ışığı ile içi aydınlanmış kadınlardı.

Tokat’ın kadınları başlarını örtseler bile saçlarını örüp omuzlarından sarkıtırlardı. Kimse, Müslümanlığını, saçını saklamak olarak görmez; böyle bir şeyi aklına bile getirmezdi. Sizin şimdi özel bir proje olarak vurunduğunuz türban ve altına bir başlık geçirmek modeliniz hiç mi hiç yoktu eski Tokat’ta.

O zamanlar kimsenin aklına, cumhuriyet düşmanı, Türk düşmanı, İngilizlere hizmet etmiş bir hain olan Mustafa Sabri’nin adını Tokat’ta bir okula vermek gelmezdi. Bu hainin arkadaşı olan İskilipli Atıf için anma düzenlemek, bu millete ihanetin ta kendisi kabul edilirdi Tokat’ta.

Ne oldu, nasıl yaptılar bilmiyorum; bu siyasal dinciler Tokat’ın havasını zehirlediler. Özlem hanım gibiler işte o iklimde yetişti; şimdi tüm Türkiye’ye ayar veriyorlar.

Ne kadar gururlansalar azdır.

ÖCALAN REHBERİYMİŞ
Peki şimdi kürsüde “Vatan kurtaran aslan!” havalarında esip gürleyen Özlem hanımın zihniyeti ne?

O, insanlara, terör elebaşısı Abdullah Öcalan’ı örnek almayı öneren birisi…

Bakın Selahattin Demirtaş’ı eleştirirken PKK elebaşısını nasıl övmüş: “Selahattin Demirtaş’ın kullandığı dil, Öcalan’ın dilinden çok farklı. Kendisinin onu rehber alması lazım.

Bu siyasal dinciler işte böyledir. Bırakın Fethullah Gülen ile can cana olmayı; işlerine gelince terör elebaşısını bile rehber kabul ederler, o taraftan oy gelmeyeceğini anlayınca da hurra saldırırlar.

Var mı böyle Tokatlılık Özlem hanım?

Siyasal İslamcı bu erkek düzenini savunmak için kadınları aşağılayarak nereye düştüğünüzü görmüyor musunuz?

Sırtınızı dayadığınız etkili isimler yarın öbür gün ortadan çekildiklerinde, siz hemcinslerinizin yüzüne nasıl bakacaksınız?

Yarın öbür gün çocuklarınızın, torunlarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız, nasıl?

CORONA VE RİZE
Bak şu Allah’ın işine… Corona denilen bela, şu sıralarda en çok Erdoğan’ın memleketini ve çevresindeki illeri vuruyor. Münafıklar da buna bir sebep buldular: AKP Lideri Erdoğan cumaları bile camileri kapattırdığı halde partilileri salonlara doldurup kongre yaparak hastalığın buralardan yayılmasına yol açıyor.

Peki çözüm ne? Onu da biz söyleyelim: Rize’de, Trabzon’da nefesi çok kuvvetli hocalar vardır. Bunlar ne derse Allah kabul eder. AKP’nin Rize ve Trabzon yöneticileri bu Allah dostu hocaları toplamalı, onlarla toplu dua seansları düzenlemeli. Bu hocalar bir dua ile bin belayı def ettiklerine göre, Corona belasını da kovarlar. Aşıya bile gerek kalmadan Rize, Trabzon kurtarılmış olur.

Hatta Türkiye’de Covit aşısı yaptırmaya bile gerek yok. İsmailağa tarikatından Cübbeli Ahmet’i, Menzil tarikatından Abdülbasit’i getirip 60 bin kişilik Camlıca Camii’nde günde beş vakit dua ettirin… Corona bütün Türkiye’den yok olup gider…

Mümin, buna inanır: Dua dururken kâfirin aşısından medet ummaz…

Haydi Müslümanlar, doldurun camileri, safları sıkılaştırın ki aradan Şeytan geçemesin…

'PARSEL PARSEL-ANKARA'
Türkiye’nin AKP’li belediyeler tarafından nasıl yağmalandığının belgelerini görmek mi istiyorsunuz?

O zaman araştırmacı gazetecilerimizden Murat Ağırel’in son çalışması olan “PARSEL PARSEL” kitabını okumalısınız.

Murat Ağırel, bu çalışmasında Ankara örneğini ele almış. 25 yıl boyunca Ankara’yı yöneten Melih Gökçek ve ekibinin ne işler çevirdiğini de belgeleri konuşturarak ortaya koymuş.

Okuyun: Biliyorduk ama bu kadarı da olmazmış, diyeceksiniz.

Bu çalışma aynı zamanda bir zamanlar “AKP belediyeciliği” diye övülen yönetim biçiminin ülkemizi nasıl talan ettirdiğini ortaya koyuyor.

Bu yüzden de Murat Ağırel ciddi bir tehdit altında. Bir taraftan iktidarın emrine sokulan bazı mahkemeler, bir taraftan siyasal mafya…

Bu saatten sonra kimse ona dokunamaz. Dokunulursa sorumlu olarak Melih Gökçek’i ve arkasındaki AKP’yi görürüz.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }