Kurt kimi topluluklarca kutlu görülüyor. Söz gelimi, Kızılderililerde, Roma, İskoç ve çeşitli Türk Moğol söylencelerinde kurt simgesi çok önemli yer tutuyor. Bu arada Türklerde kurdun dışında başka kimi hayvanlar da kutsal kabul ediliyor. Söz gelimi geyik... Geyik üzerine de kültürümüzde söylenceler var. Abdal Musa Sultan söylencesi bir örnek olarak usumuza geliyor. Ayrıca Türk Kağanlığı döneminde kağanların damgası geyik başıdır. Ne var ki kurda ilişkin kutsallık ve simgesellik algısı süreç içinde daha baskın duruma geçti. Ancak burada hemen şunu belirtmeliyiz ki özellikle Türklerde ve Moğollarda her kurt değil bozkurt kutsal görülmüştür. Bozkurt, daha çok Anadolu ve Türkmen / Oğuz Türkçesinde kullanılan bir sözcük iken Türk dilinin kimi başka kollarında “Kökbörü” / “Gökbörü” biçiminde de yer bulmaktadır. Sözcüğün her iki biçimi de birleşik sözcüktür. Kök ya da gök, boz anlamında, börü ise kurt anlamında kullanılıyor. (Gökyüzü her zaman mavi değildir, kimileyin bozdur başka bir deyişle gridir.) Ergenekon söylencesinde ise “börteçine” bozkurt anlamı taşıyor. Kaynaklarda “börteçine” sözünün Moğolca olduğu aktarılıyor.
Diyarbakırlı Mehmet Ziya Gökalp’ın o ünlü şiirinin, o ünlü dörtlüğünü anımsayalım:
Börteçine kurdun adı,
Ergenekon yurdun adı,
Dört yüz sene durdun hadi,
Çık ey yüz bin mızrağımız!
Peki, neden boz? Neden başka bir boyaç (renk) değil de boz? Bunun kesinlikle bir anlamı olmalı. Bunda bilgelik içeren bir boyut söz konusu… Boz, kara ile akın birleşmesinden oluşur. Kara boyaç ile ak boyaç (Siyah renk ile beyaz renk) bütün boyaçların iki ucunda yer alır. Başka bir deyişle kara ile akın arası öbür boyaçların hepsini barındırır. Kara ve ak, bütün boyaçları kuşatır ve kavrar.
Öte yandan kara, gecenin, ak ise gündüzün boyacıdır. Kara, karanlığı, ak ise aydınlığı anlatımlamaktadır. Sözün özü, verilebilecek daha onlarca örnek bulunmakla birlikte gerçek şu ki kara ve akın birleşmesi olan boz, karşıtların birliği demektir.
Boz, birliğin anlatımıdır.
İşte bu nedenle bozkurt ya da kökbörü yahut börteçine Türklerde ve Moğollarda ulusal birliğin simgesidir. Bir ulusun içinde yüzlerce boy bulunabilir. Ayrıca farklı düşüncede, farklı inançta, farklı karakterde çeşitli toplumsal kesimler de bulunabilir. Boz işte bu farklılıkların ulus kimliği altında birleşmesini çok güzel bir simgesellikle belirtir. Birlik bozdadır.
20. Yüzyılın başında Batı yayılmacılığına karşı ulusumuzu birleştiren büyük Atatürk’e de bozkurt denildiğini biliyoruz. H. C. Armstrong adında Batılı bir yazar tarafından 1930’lu yıllarda bu adda bir kitap da yayımlandı. Gerçekten de Atatürk ulusu birleştirmiştir. Çeşitli etnik kökenler halinde bulunan, farklı dinsel inanışlara ve farklı siyasal yönelimlere sahip olan bir ulusu birleştirmek o ulusun bozu olmaktır. Ama yalnızca boz olmak yetmez. Aynı zamanda güçlü, savaşçı ve yenilmez olmak da gereklidir. Niyesi kurduğun birliği koruyabilmen için güçlü olman koşuldur. Kurt, gücü, özgürlüğü simgeler. Özgürlük için tutsaklığa neden olan bağlardan, bukağılardan, urganlardan sıyrılmak gerekir. Başka bir deyişle kurtulmak gerekir. Kurtulmak gerçekte “Kurt olmak”tır. Kurt olmak, kurtuluştur. Başka bir deyişle “Kurt oluş”tur. Kurtuluş sözünün kurt oluş / kurt olmaktan geldiği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde gözler önündedir.
Ulusumuzun kurtuluşu / kurt oluşu kendisine bozkurt adı verilen Atatürk eliyle gerçekleşti. İlk adı Kemal’di Atatürk’ün. Soyadı Atatürk ama takma adı bozkurttu.
Aradan yüzyıl geçti. Ulus olarak yine kurtulmamız gereken bukağılar, bağlar ve urganlar var. Bunlar yayılmacılığın ve sömürgeciliğin zincirleridir. Bu zincirleri kırmak ve yeniden kurt olup özgürleşmek ve ulusça birleşmek zorundayız.
Kimi sömürgen güçler bizi ekonomik olarak tutsak aldılar. Bu yetmezmiş gibi sosyolojik açıdan da aramıza derin fay hatları koydular. Türkmen ile Kürt’ün, Alevi ile Sünni’nin, laik ile dindarın arasına duvarlar ördüler. Her birini ötekine karşı düşmanlaştırdılar. Deyim yerindeyse kara, kapkara oldu ama kendisini ak diye gösterdi. Gerçek ak yitti.
Akı ve karayı birleştirmenin ve yeniden boz olmanın vakti geldi. Yeniden birleşip halk olmanın, yeniden ulus olmanın, farklılıklarımıza karşın yeniden el ele tutuşmanın zamanı geldi.
21 yıllık bölünme bitmeli, bütünleşme yeniden başlamalı… 21 yıllık haksızlık bitmeli, hak yerini bulmalı ve Türkiye hakkını almalı…
Alevi ile Sünni’nin arasına örülen duvarlar yıkılmalı… Laikler ve dindarlar aynı halkın çocukları ve aynı dinin mensupları olduklarını yeniden anımsamalı…
Türkmen ile Kürt, Arap ile Yörük, Laz ile Manav, Zaza ile Gacal, Tatar, Boşnak, Çerkez, Abhaz, Çeçen, Roman, Arnavut yurt için aynı cephede savaşıp birlikte şehit ve gazi olduklarını hatırlamalı…
Ozanlar birliğin türküsünü söylemeli, dengbejler de…
Birilerinin kendilerini ak ilan edip kendisi dışındakileri kara görmeleri artık sona ermeli… Hep birlikte boz olmalıyız.
Peki, bu yolda bize kim kılavuzluk edecek?
100 yıl önce bir Kemal vardı, 100 yıl sonra yine bir Kemal var.
Günümüz koşullarında bizi birleştirip boz haline getirecek olan kişi Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Kılıçdaroğlu bozkurttur, kökbörüdür, börteçinedir. Kılıçdaroğlu vatandır, bayraktır.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun çeşitli milliyetçi topluluklarla yaptığı toplantılarda “Bozkurt Kemal!” haykırışıyla karşılandığını anımsıyoruz. Kendisinin de bir toplantıda Türk Kağanlı bayrağıyla fotoğraf çektirdiğini ve adalet yürüyüşü sırasında kendisine bozkurt işareti yapanlara aynı biçimde karşılık verdiğini görmüştük.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun çalışma arkadaşları arasında eski Ülkü Ocaklılar da bulunuyor.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun İYİ PARTİ Genel Başkanı Sayın Meral Akşener için “Asena” nitelemesinde bulunması da belleğimizde tazeliğini koruyor. Bilindiği üzere Asena bozkurdun dişisine deniliyor. Türk Kağanlığı (Gök Türk Devleti) döneminde kağan ailesi Asena adlı bir Türk boyuna dayanıyordu. Aynı zamanda belirtelim ki Türk adıyla kurulan ilk devlet olan Türk Kağanlığı’nın bayrağında da kurt başı vardı.
Kılıçdaroğlu bu bilgilerin tümüne egemen, çok özel ve kendine özgü özellikleri bulunan eşsiz bir devlet adamıdır.
Kılıçdaroğlu Türkiye’nin birleştirici gücüdür. Kılıçdaroğlu, terörü bitirecek ve kültürel haklar sorununu çözecektir.
Kılıçdaroğlu, Türk dünyasını da birleştirecektir.
Kılıçdaroğlu Ortadoğu ve İslam dünyası ile olan ilişkilerimizi de güçlendirecektir.
Kılıçdaroğlu, yoksulluğu ve yolsuzluğu yenecektir.
Kılıçdaroğlu, işsizliği ve aşsızlığı yok edecektir.
Kılıçdaroğlu, otoriter ve totaliter tek adam rejimini yıkacaktır.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’e ve demokrasiye yeniden yaşamsallık verecektir.
Çünkü Kılıçdaroğlu Türkiye’nin kardeşlik bildirgesinin bedenlenmiş halidir.
Çünkü Kılıçdaroğlu, Türk milletinin ve devletimizin birliğinin simgesi olarak Çankaya köşküne çıkmayı hak eden bir vatan evladıdır.
Onunlayız…