Osmanlı İmparatorluğu döneminden, Cumhuriyetimizin ilk yıllarına kadar Anadolu insanı viski gereksinimlerini tamamen yurt dışından sağlamaktaydı. Daha çok Osmanlı saray erkanı ve gayrimüslüm zengin tüccarlar, çeşitli yollarla getirttikleri viskileri keyifle yudumlarken, aynı zamanda dokunulmaz bir sınıfı da oluştururlardı.
Viski tüketimi yeni kurulan Cumhuriyet dönemimde de benzer biçimde kendini gösteriyordu. Ekonomik durumları iyi olan işadamları, tüccarlar, bazı siyasiler ve sırf gösteriş olsun diye viski içenler gittikçe çoğalıyordu. Türlü illegal yollarla ülkeye sokulan viskilerde ciddi boyutlarda artış oluşunca, konuyla ilgili bir yasal düzenlemenin yapılma gereği de doğuyordu. Nitekim alkollü içkilerde ithalat vergisinin uygulamaya konulması, bu ihtiyaç yüzünden kararlaştırılmıştır.
Öte yandan viski tüketiminin önemli bir ivme kazandığını fark eden hükümet, Türkiye’de viski üretiminin başlatılması yönünde ilke kararı alıyordu. Türkiye’de her türlü alkollü içki üretiminin Tekel Genel Müdürlüğü eliyle kontrol altına alındığı gerçeğinden hareketle; viski üretiminin de Tekel’in portföyünde yer alması öngörülüyordu.
Viski üretimi için Ankara Atatürk Orman Çiftliği içinde faaliyette bulunan Ankara Tekel Bira Fabrikası seçiliyordu. Bu karar rastgele alınan bir karar değildi. Çünkü Ankara Bira Fabrikası, bira üretimiyle birlikte, viski üretimi için de ortak bir altyapı tesislerine sahipti. Fabrikada bulunan mevcut arpa siloları, arpa çimlendirme, kurutma, kavurma, öğütme ve malt tesisi, kaynatma ve fermantasyon üniteleri bu işletme içinde kurulu ve faal durumdaydılar. Geriye viski üretmek için bir damıtma cihazı ve fıçı temini kalmaktaydı. Görüldüğü gibi bira üretimiyle, viski üretiminde birlikte kullanılabilen proses hatları söz konusu olabilmektedir.
Planlanan bu organizasyon için 1957 yılında düğmeye basılıyordu. Projenin başına da, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Turgut Yazıcıoğlu getiriliyordu.
Ankara Bira Fabrikası’ndaki viski deneme çalışmaları 1964 yılına kadar kesintisiz devam eder. Viski damıtma cihazı, Gaziantepli bakır ustaları tarafından gerçekleştirilir. Viski fıçıları ise, yine bu fabrikada bira ve şarap fıçıları yapımında bulunan Bulgar göçmeni ustalarca yapılır.
Bütün proses hatları eksiksiz ve doğru kullanılmak suretiyle, 1964 yılında ilk “Ankara Viskisi” piyasaya verilir. Pekçok insanımız belki bilmez ancak Ankara Viskisi’nin sahneye çıktığı 1960 lı yıllarda, bu viskimiz dünyanın beşinci viskisiydi. Yani Skoç, İrlanda, Kanada ve A.B.D viskilerinden sonra dünyada üretilen diğer viski markası Ankara Viskisiydi.
Malt viskisi klasmanıyla üretilip tüketiciyle buluşturulan Ankara Viskisi tüketiciler tarafından oldukça heyecan yarattığı gibi, beklentilerin de üzerinde bir beğeniyle karşılanmıştır. Ancak zaman içerisinde, önemli bir sorun kendini gösteriyordu. Yıllık üretimi 150 bin litre dolayında bulunan Ankara Viskisinin o dönemdeki 67 il ve bine yakın ilçenin viski taleplerinin istenilen ölçüde karşılanması elbette olası değildi. Bir kamu kuruluşu olmanın getirdiği sorumlulukla, sadece Ankara, Istanbul, İzmir gibi belli başlı illere viski dağıtımı yapıp, diğer illeri dışlamak da mümkün olamıyordu. Adil ve dengeli bir dağıtım anlayışıyla viski sevkiyatının yapılma isteği karşısında, üretilen viski miktarı da doğal olarak yetersiz kalıyordu. Bu durumda, viskilerin gerekli dinlendirilmeleri ve eskitilmeleri yapılamadan tüketicilere sunulma zorunluluğu ortaya çıkıyor, kısaca genellikle genç viskilerin tüketilmesi zorunlu olarak ortaya çıkıyordu. Hem de Ankara Viskisi taleplerinin yarısı dahi karşılanamadan.
Ankara Viskisine olan talepleri bir ölçüde karşılayabilmek için her yıl Devlet Planlama Teşkilatı’na kapasite artışı yönünde baş vurular yapılıyor, ancak bir sonuç alınamıyordu. Yaklaşık 30 yıl boyunca her yıl yapılan viski kapasite artış istemleri, nihayet 1998 yılında karşılık buluyor ve “Modernizasyon ve Kapasite Artışı” adındaki proje Devlet Planlama Teşkilatı’ndan (DPT) onay alıyordu.
DPT'den alınan onayla yapılan yenileme ve kapasite artış çalışmaları hızla realize ediliyordu. Yurt dışından getirtilen viski damıtma ünitesi ve yeni meşe fıçılarıyla, ilk viski üretimi 2002 yılında yine Tekel Genel Müdürlüğü’ne bağlı Ankara Bira Fabrikası’nda gerçekleşiyordu.
Şeytanın avukatlığını yapmak istemem ancak 2002 yılında tamamlanan modern viski üretim hatları, 2003 yılında yapılan özelleştirme hamlesiyle, 3 ü müteahhit firmasının ortaklaşa kurdukları MEY firmasına adeta armağan edilir.
2003 yılında son kez çalıştırılan viski ünitesi, takip eden yıl içerisinde, yeni fıçılarıyla birlikte A.B.D.. deki bir firmaya MEY tarafından haraç-mezat satılır. Ne acıdır ki, bugün A.B.D. deki VİRGİNİA DİSTİLLERİE CO. Şirketince işletilen tesis, ürettikleri viskilerle ünlü bir firma haline gelmiştir.
Görüldüğü gibi büyük bir heyecanla 1957 yılında başlatılan Ankara Viski üretimi, 2004 yılına girildiğinde sonlanıyordu.
Yine çoğu insanımız bilmez. İlk üretildiği tarihte dünyanın ilk 5 viski markasından birisine sahip olan Türkiye, 2004 yılına gelindiğinde dünyada viski üretemeyen hemen hemen tek ülkesi konumuna gelmiştir.
MEY Alkollü İçkiler San. Ve Tic. Anonim Şirketi, alkollü içkiler alanında bir dünya devi kabul edilen İngiliz Diageo firmasına aittir. Bu firma aynı zamanda dünya alkollü içki ithalatında da başı çeken bir firmadır. Yurt dışında üretip, Türkiye’ye sevketmiş oldukları viskiler için, Türkiye’de üretilen bir viski markasının kendilerine rakip olmasını elbette istemezdi.
Ankara Viskisi yaşatılsaydı ve büyümesine fırsat verilseydi, inanıyorum ki viski dünyası içinde sözü edilen bir marka haline gelecekti ve çoğu viski markalarıyla da rekabet şansını yakalayacaktı.
Türkiye’deki marketlerin alkollü içki raflarında yer alan İskoçya’dan A.B.D. ne, Fransa’dan Çin, Venezuela, İrlanda, Japonya, Rusya’ya kadar dünyanın hemen her ülkesinde üretilen viskiler yerlerini alırken, bir Türk viskisinin bulunamayışı hepimizi derinden üzmelidir.