Siz İstanbullu hemşehrilerime söz veriyorum ki:
Bana ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar!
Kaç yerden dava açarlarsa açsınlar!
Gözümü korkutmak için kaç müfettiş yollarlarsa yollasınlar!
Eskiden olduğu gibi İstanbul Belediyesi’nin olanaklarını kullanarak vurgun vurmaya alışanlara izin vermeyeceğim. Hiçbir müteahhit, İstanbul Belediyesi’nin bütçesini hortumlayarak zengin olamayacak.
Benim olduğum yerde adam kayırmacılık olmayacak. İşe alımlarda partizanlık değil eğitim ve yeterlilik temel alındı, alınacak…
Belediyemizin araçlarını bir partinin milletvekillerine, il başkanlıklarına tahsis edip partizanlık yapmayacağım.
Görüyorsunuz ki yapmıyorum da.
Ben Ekrem İmamoğlu isem:
Milletimizin milyonlarca genci bin bir yoksullukla boğuşarak okumaya çalışırken… Partili militanları İstanbul Belediyesi’nde işe alıp sonra onlara burs adı altında milyonlarca lira akıtılmasına asla müsaade etmeyeceğim.
Haram yemeyince uyku tutmayanların benim yönetimimde yeri olmadı, olmayacak da…
Yüce Allah, “Müsrif, Şeytan’ın kardeşidir!” buyurmuştur. (İnanmayan var ise İsra Suresi’nin 27. Ayetine baksın.) İstanbul Belediyesi’nin parasını gösterişe, partizanlığa harcayarak Şeytan’a kardeşlik yapanlardan olmayacağım.
Görüyorsunuz ki:
İstanbul’umuza daha çok metro hattı yapmak istiyorum ama hükümet krediye engel olarak metro yapmamı durdurmaya kalkışıyor, durduruyor. Ama yeni olanaklar buluyorum ve eski dönemde başlanmış ama müsriflik yüzünden durmuş metro hatlarını yeniden yapıyorum.
İstanbul’umuza daha çok otobüs almak istiyorum, hükümet buna da izin vermiyor.
İstanbul’umuza 5 bin yeni taksi sunmak istiyorum buna da hep karşı çıktılar.
Halkımız bugün duraklarda çile çekiyorsa, sebebi işte bu intikamcı zihniyettir.
Sadece bunlar mı?
Belediyeler üstünden yardım toplayıp muhtaç insanlara vermek istiyoruz; hükümet bu hayır işine bile mani oluyor.
Hani biz bir vakıf medeniyeti idik? Hani biz yardım işini milli karakterimizin bir parçası yapmıştık? Peki vakıf üstünden yardım işini Ekrem İmamoğlu yapınca neden hemen suçlu çıkarmaya kalkışıyorsunuz?
İstanbul Belediyesi’nin binalarını, arsalarını kendini tarikat-cemaat adı altında gizlemiş çıkar odaklarına vermiyoruz diye mi suçluyuz?
Değerli hemşehrilerim, görüyorsunuz:
Ailelere el uzatmak istiyoruz, hemen set çekiyorlar. Çocuklarımıza süt vermek istiyoruz, hır çıkarmaya çalışıyorlar. Öğrencilerimize yurt olanakları sunmak istiyoruz, suçlu çıkartmaya kalkışıyorlar.
İstanbullunun hayatını kolaylaştırmak için ne yapmak istersek bu iktidar bizi durdurmak için harekete geçiyor. Hiçbir şey bulamayınca çalışanlarımıza terörist damgası vurup kenara çekiliyorlar.
Devlet bütçesinden ayrılan payımızın durumunu bir AKP’li belediye ile karşılaştırın; nasıl düşman haline getirildiğimizi anlayacaksınız. Bizi üvey evlattan bile kötü düşman unsur gibi göstermeye kalkışıyorlar.
İktidarın kontrol ettiği Türkiye Belediyeler Birliği’nin imkanlarını AKP’li belediyeler için kullanması da aslında Ekrem İmamoğlu düşmanlığının bir yansımasından ibarettir.
Onlar İstanbul Belediyesi’ni boğarak İstanbulluyu cezalandırmak istiyor.
Ama merak etmeyin, İstanbul halkı eski döneme göre çok daha iyi hizmet alıyor ve alacak.
Benim sevgili hemşehrilerim, yani bu İstanbul halkı ilk seçimde bu engel çıkartıcıları derleyip toplayıp siyasetin dışına atacaktır.
Değerli hemşerilerim, hiç merak etmeyin; her şey çok daha güzel olacak.