Sanki İBB Meclisi’nde sandalye sayısının artması istenmezmiş gibi bir tercih söz konusuydu.
Belki Tonguç Çoban bu eleştirimden rahatsız olmuş olabilir.
Ama kendi ağzından da birkaç kez “görevimi yapmaya geldim” ifadesi duyulunca ilçedeki CHP seçmenindeki heyecan sönmüş durumda.
Zaten ilçe örgütünde yaşanan kavga, ardından CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda ilçe başkanı dövme girişimine kadar uzanan rezil durum da iddiamı doğrular nitelikteydi.
Ancak eminim Sayın Çoban da elinden geleni yapacak, partisinin oylarını arttırmak için çabalayacaktır.
Öyle de demiş, zaten.
Kendisiyle karşılaşmadım ama gazetemizin yazarlarından birine sitemi olmuş.
Cevap hakkıdır, kulağıma geldi.
Buraya yazmasam olmazdı.
Ama eleştirilerimden de geri adım atmadım.
İstanbul ve Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde gerçekleştirilen aday tercihleri CHP seçmeninin büyük bir bölümünü, CHP örgütünü, saygıdeğer isimlerini ve önceki genel başkanının üç ricasını dahi görmeyecek cinstendi.
O üç ricayı ve nedenlerini başka bir yazıda kaleme almayı düşünüyorum.
Neyse Tonguç Bey’e de başarılar dilerim.
Umarım gönlünce olur.
Umarım Kağıthane’yi kazandığını görürüz.
Umarım bir belediyede bir iştirak müdürü ya da başkanı olarak devam etmez siyasi hayatına.
Kağıthane’de çok dolaştım son aylarda.
Osman’ın emanetini anlattığım hikayede bundan bahsetmiştim.
Kağıthane’nin son sosyal demokrat başkanı Osman Söyler’in bayrağının önce Serdar Kurşun’da sonra yeğeni Hasan Söyler’de son olarak da o bayrağın Oktay Öndeş’te olduğunu Hasan Söyler’in anıları ve ağzından aktarmıştım.
Memleket Partisi adayı Oktay Öndeş ile birkaç kez sohbet etme şansımız oldu.
Kendisi kapalı kutu ağzından laf almak zor.
Ben de etrafına sormak zorunda kaldım.
Bu kadar mühim bir hikayede Kağıthane’nin sosyal demokrat seçmeninin oylarına talip olan 45 bin oy alacağım iddiasındaki Oktay Öndeş kim?
Soru bu!
Vallahi doğru düzgün cevap alamadım.
Ama bir arkadaşımız sağ olsun bana Öndeş hakkında basında çıkan haberleri gönderdi.
Biraz arşiv incelemesi yaparak, yoksulluktan gelen bir karakterin zamanla güçlenerek, etrafına faydalı olmaya çalışan bir insana dönüşümünün hikayesini gazete kupürlerinin satır aralarından okudum.
Ama öyle Oktay Bey’in ağzından değil.
Mesela Gaziosmanpaşa’da bir parkta bir gece yüksek dozdan dolayı komaya girmiş 31 yaşındaki Mesut’un ağzından, bir akrabası vasıtasıyla Oktay Abisi ile tanışıp bağımlılıktan kurtulan, ardından evlenip iki çocuk babası olan 28 yaşındaki Özgür’ün ağzından.
Tabi bu hikayelerin altı sene önce yaşandığını da ekleyelim.
Yani bahsettiğim kişilerin ömürlerine bu zamanı ekleyerek canlandırın kafanızda.
Mesut demiştik.
Gece yarısı bir parkta, kendinden geçmiş bir bankta yatıyor.
O sırada Oktay Öndeş de o parktan geçiyor.
Kendinden geçmiş bu genç adamı alıyor, doğrudan hastaneye götürüyor.
İyilik yapması gerek çünkü madde bağımlılığının acısını ailesinde yaşamış.
Yeğenini de kurtarmak için elinden geleni yapmış.
Hastaneye götürdüğü Mesut’un tüm sürecini takip etmiş.
Onu tedavi ettirmiş madde bağımlılığından kurtarmış.
Kendi tekstil atölyesinde iş vermiş.
Aynı şekilde Özgür…
Ve diğerleri, çünkü Öndeş kurduğu tekstil atölyesinde bağımlılıktan kurtardığı gençlere iş veriyor.
Çünkü onları hayata tekrar kazandırmak istiyor.
Milliyet muhabiri Arif Balkan’a “Her işletme, eski bir bağımlıya iş verse, bu gençler hayata yeniden sarılır, fidanlar ormana dönüşür” diyor.
Birkaç gün önce bir videosu düştü önüme.
Kağıthane’de bir derneğe ait kıraathanede halkla konuşuyor ve özellikle vurguluyor;
“Ben madde bağımlısı gençleri kurtarmak için 25 yıl mücadele ettim.
Sırf bu yüzden tehditler aldım.
Benim elimde daha fazla gücüm olsa bir tane madde bağımlısı genç bırakmam.
O yüzden buradayım.”
Sonra sordum, bu tehditler nedir diye?
Daha önceki görüşmelerimizde yanındaki korumalar da dikkatimi çekmişti.
Neden korumayla geziyordu ki?
Gösteriş için mi?
Gittiği her yerde korumaları kendisinden fazla konuşuluyor.
Meğer hikayenin aslı başkaymış.
Sultangazi, Kağıthane, Gaziosmanpaşa gibi ilçelerde uyuşturucu ile mücadele eden Oktay Öndeş, baronların hedefi haline gelmiş.
Korumalarının varlık nedeni buymuş.
Bunu duyunca aklıma torbacıların katlettiği Hasan Ferit Gedik geldi.
Torbacılara katlettirilen Sinan Ateş geldi.
Yazıyı bu noktadan sonra ideolojik bir metine çevirmek istemem.
Anımsadıklarımı yazdım sadece.
Öndeş’in hikayesine devam edecek olursak.
Ayrıca Sultangazi’de her hafta sonu en az beş bin yoksula çorba dağıttırdığını, Dedemin İnsanları filminin yapımcısı olduğunu, madde bağımlılığına karşı verdiği mücadele sebebiyle valilikten teşekkür plaketi aldığını öğrendim.
Yani Osman Söyler’in bayrağı emanete hıyanet etmeyecek emin ellerdeymiş…