1971 yılında Türkiye İşçi Partisi (TİP) Amasya il başkanıyken öldürülen Şerafettin Atalay'ın yeğeniydi...
Amcasının öldürülmesinin üzerinden tam 5 yıl sonra doğmuştu...
Babası ona amcasının ismini ön isim olarak verdi...
Şerafettin Can Atalay'dan söz ediyoruz...
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi...
Mezuniyetinden sonra bir müddet NTV hukuk departmanında görev yapan Atalay, Fethullahçıların kamu kurumlarında yapılanmalarıyla ilgili araştırmaları yüzünden yargılanan gazeteci Ahmet Şık'ın avukatlığını yaptı...
Sosyal Haklar Derneği'nin yönetiminde görev aldı, 2014'te 301 madencinin öldüğü Soma faciasının ardından Ermenek maden kazasının, 2016 yılında 11 çocuğun yanarak öldüğü, 24 çocuğun yaralandığı Adana öğrenci yurdu yangınında mağdur olan ailelerin, 2018'de Çorlu tren kazasında hayatını kaybedenlerin yakınlarının, 2020'de 7 işçinin hayatını kaybettiği 127 işçinin yaralandığı Hendek havai fişek fabrikası patlamasında işçi ailelerinin avukatlığını üstlendi...
Taksim Dayanışması'nın avukatlığını yürüttü, Gezi Parkı davasında yargılandı, 2022 yılında 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı, 2023 genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi'nden Hatay milletvekili seçildi, Anayasa Mahkemesi'nin iki kez hak ihlali kararı vermesine rağmen halkın vekili Şerafettin Can Atalay halen cezaevinde...
***
İstanbul'da üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya gelmiş...
İş dünyasına doğum fotoğrafçılığı ile başladığı rivayet ediliyor, birçok ünlünün fotoğrafçılığını yaptığı da söylentiler arasında...
Bu işlerdeki başarısı, birden bire birilerinin dikkatini çekiyor...
Ve Dilan Polat ismindeki bu hanım kızımız bir sosyal medya fenomeni oluveriyor...
Sonrası tam bir 'yürü ya kulum' öyküsü...
Ve hanım kızımız, kendisi gibi çokkk başarılı ablası ile bir güzellik merkezi açıyor...
Yüce Allah, nasıl bir 'yürü ya kulum' dediyse bu hanım kızımız dört nala koşuyor...
Güzellik merkezinin üstün başarısı (!), şube sayısını hızla artırıyor...
Zengin olmanın şımarıklığını ve dayanılmaz hafifliğini sosyal medya paylaşımları ile zirveye taşıyan Dilan Polat, bir gün MASAK'ın raporu doğrultusunda emniyet güçlerince eşi ile 24 şüpheliyle birlikte gözaltına alınıyor...
1 Kasım 2023'te İstanbul merkezli başlatılan ve sonrasındaki operasyonlarla MASAK'ın hazırladığı ön raporda Dilan Polat ve eşinin tasfiye halindeki üç firmasından aile bireylerine sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirleniyor...
Paranın yine aile şirketleri arasında pay edildiği, son aşamada bu paralarla çok sayıda gayrimenkul ve son model lüks araçlar alındığı tespit ediliyor...
Dilan Polat ve eşi Engin Polat ile birlikte şüphelilerden 16 kişi tutuklanarak cezaevine gönderiliyor, hakimlik 16 şirkete kayyum atıyor...
Cezaevine girmeden önce şımarık şovlarının ardı arkası kesilmeyen hanım kızımız cezaevinde de şovlarına devam ediyor...
Sihirli ellerin üzerinden eksik olmadığı Dilan Polat geçtiğimiz günlerde tahliye olurken eşi de ondan bir hafta sonra cezaeviyle vedalaşır...
Türkiye geçtiğimiz kasım ayında Polat çiftinin tutuklanmasını yakından takip etmişti...
Bu kez Türkiye, aynı davada birer hafta arayla hem de kendilerini karşılamaya gelenlerin davullu zurnalı, lüks arabalı kutlamalarını takip etti...
Kara para aklama ve yasa dışı bahis iddiasıyla haklarında 40 yıla kadar hapis istemiyle dava açılanların mahkemenin verdiği ara karar ile tahliye edilmesi toplumda derin bir kaygıya da neden oldu...
İktidar yanlısı bir çok isim de karara tepki gösterirken, gazeteci Nevşin Mengü'nün tespiti adeta sırtımıza bıçak saplar gibiydi...
Mengü "Devlet üç kuruş vergi için marangoz atölyesi basar, kuru kayısının peşinde koşarken...Suç işlemek için örgüt kurma, naylon fatura için dümenden şirket kurma gibi suçlarla suçlanan Polat çiftinin göbek ata ata tahliye olması da gerçekten ibretlik " yorumunu yaptı...
Levent Gültekin'in yorumu Nevşin'in bıçağını yarı yolda bıraktı...
Gültekin, "Dilan Polat baklava çalsaydı 10 yıl hapis alırdı. Çünkü Türkiye'de büyük çaldığında ortak oluyorlar o paraya ve sen yatmıyorsun, kimse yatmıyor. Yolsuzluğun boyutu büyüdüğünde ceza o oranda düşüyor. Çünkü yolsuzluğunla ortak ettiğin insanlarla güç elde ediyorsun ve yargıyı bağlıyorsun" derken adeta giyotini boynumuza vurdu...
İşte size iki profil, biri halkının acısını yüreğinde hisseden, halkı için başını taşın altına koyan yiğit devrimci Şerafettin Can Atalay, diğeri ucuz kahramanlığa soyunan, kara para aklaması ve yasa dışı bahis ile suçlanan, halkını, devletini soyan şımarık sosyal medya fenomeni...
Biri içeride, diğeri dışarıda...
Yusuf Hayaloğlu, Başkaldırıyorum diyor ya şiirinde...
"Cevap veriyorum
Eli böğründe analardan
Mahpuslardan ve acılardan
Çokça bahsediyorum
Çünkü başını kuma
Saklayanlardan tiksindim
Başkaldırıyorum...
Ve söz veriyorum
Kırmızı rujlu sokakların
Aşağılık pazarlıkların
Adı anılmayacak benle
Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım
Başkaldırıyorum...
Ben bir bıçak ucuyum
Kavga vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte
Varın benim farkıma...
Yine söylüyorum
Gözü bağlanmış korkulardan
Yasaklardan,baskılardan
Asla irkilmiyorum
Çünkü kan emici yarasadan çıldırdım
Başkaldırıyorum...
Yemin ediyorum
Üçkağıtçının,pezevengin
Teslimiyetin ve mihnetin
Yolu uğramayacak bana
Bir dalgayım halk denizinde köpürdüm
Başkaldırıyorum...
Ben bir namlu ağzıyım
Omuz vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte
Herkes varsın farkına..."
Herkesin, birilerinin farkına varacağı, haksızlığa başkaldıracağı günlerin yakın olması dileğiyle...
Bizim şımarık topçular, başkaldıran hakemleri görünce 'futbol Avrupa'da başka oynanıyor aklımızı başımıza devşirelim' dememekte ısrar ediyor...
Avrupa'nın sıradan bir takımı olan Galler'le berabere kalacaksın "Türkiye'deki hakemler yaşça bizden küçük, onları ezerim ,ben büyük takım oyuncusuyum" diyerek artistlik yapacaksın, yemezler koçum yemezler...
Türkiye'de büyük görünen, Avrupa'da sınıfta kalan topçular...
Akıllı olun çocuklar başka milli takım yok...
Şerafettin Can Atalay ile Dilan Polat aradaki fark bu kadar net iken başka söze de hacet yok...
Adaletin herkese eşit olacağı güne kadar,
Hoş kalın, dost kalın..