MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Acıkan yanağından susayan dudağından yumuşayan durgunluğundan belli olur. Özgür Bey'in durgun olup olmadığını bilmiyorum ama yumuşama için önce DEM korkusuyla yüzleşmesini, adam gibi duruş göstermesini kendisine tavsiye ediyorum. Saçma sapan sorularla, abuk subuk iddialarla, seviyesiz ve ölçüsüz ifadelerle bizim geri adım atacağımızı falan düşünüyorsa yanıldığını, yanlışa kapıldığını, çürük tahtaya küflü çivi çakmakla meşgul olduğunu bir gün mutlaka anlayacaktır. Acemi nalbant gibi kah nalına kah mıhına vuran Özgür Bey'in bu gerçeği anlaması samimi dileğimdir" dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Roma seyahatini hedef alan Bahçeli, "Lafa gelince israftan şikayet edenler belediye bütçesini har vurup harman savuruyor. İstanbul can çekişmektedir" ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye ve Suriye arasında teröre karşı iş birliği yapılmasını önerdi. MHP lideri, Suriye'nin kuzeyinde 11 Haziran'da yapılması planlanan seçimlerin senaristinin ABD, figüranlarının ise teröristler olduğunu iddia etti. Türkiye ve Suriye yönetimlerine iş birliği çağrısı yapan Bahçeli, şöyle konuştu:
"11 Haziran’da yapılacağı söylenen sözde seçimlerin senaristi ABD, figüranları teröristlerdir. Türkiye Cumhuriyeti, Suriye yönetimiyle karşılıklı anlaşma ve uzlaşma anlaşma vasatında elele vererek yani Ankara ile Şam arasında iş birliği köprüsü inşa ederek, terör örgütünün işgal ve istila ettiği alanları demokratik vasıtalarla ihata (çevresini sarma, kuşatma) teşebbüsüne katiyen müsaade edilmemelidir. Bölücü terör örgütünün kaynağında ve ürediği bataklık alanlarda Türkiye ile Suriye’nin eşgüdüm halinde yapmalarını önerdiğim askeri operasyonlarla kökü kurutulmalıdır."
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Tarihi eserlerimiz nasıl ki Türk milletinin tapu tescil belgeleriyse fetihler de öyledir ve öyle kalacaktır. Fethimizin emanetlerinin kökünden ve kimliğinden koparılmasına göz yumulamayacaktır. Bizans hayaletini, Bizans heveslerini kara bulutlar gibi İstanbul'un üzerinde tekrar dolaştırmayı düşünen, bununla ilgili gizli gizli proje hazırlayan, devamlı müsait zaman kollayan iç ve dış operasyon maşalarından İstanbul mutlaka korunacaktır. Sadece fetihten itibaren değil, Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesiyle de iyice uykuları kaçan iç ve dış işgal cephesini rahatsız etmeye, heveslerini kursakta bırakmaya devam edeceğiz.
'BELEDİYE BÜTÇESİNİ SAVURUYOR, MÜSRİFLİK YAPIYORLAR'
İstanbul'un kötü yönetimi, fethin mirasını çarçur etmektedir. Lafa gelince israftan şikayet edenlerin belediye bütçesini har vurup harman savurması, taş üstüne taş koymaktan aciz olması, yandaş gazetecileri Roma'ya sözde festival adına gerçekteyse tatile ve sefaya götürmesi ayıplı bir zihniyetin defolu uygulamalarından başka bir şey değildir. Ballı börekli Roma seyahatinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin müsriflikten bahsetmesine hiç kimse inanmayacaktır, itibar etmeyecektir. İstanbul can çekişmektedir. İstanbul kent uzlaşısı çatısı altında demlenenlerin istismarına, istilasına ve tahribatına mahkum olmuştur. İstanbul'u yüzüstü bırakanların siyasi yüzsüzlüğü ise yüzlerine vurulacaktır. "Zulüm 1453'te başladı" diyenlerin alayı, düşman kampında toplanan Bizans uzaklarıdır ve bizim bunlarla hesabımız er ya da geç görülecektir.
'CANİYAHUYU LANETLİYORUM'
İsrail'in Filistinli masumlara yönelik kanlı saldırıları aralıksız devam etmektedir. Sınır tanımayan insanlık değerleriyle, savaş hukukuyla bağdaşmayan katliamlara her gün yenileri eklenmektedir. Gazze'deki tablo kahredici boyutlardadır. İsrail savaş uçaklarıyla ölüm saçmıştır. Bizim lügatimizde İsrail'in vahşetini tanımlayacak ne bir kelime ne de bir kavram vardır. Netanhayu yani caniyahu başta olmak üzere İsrail yönetimini tüm öfkemle lanetliyorum. Soykırım karşısında sessiz ve seyirci kalanlar, dünya barışına ve insanlık huzuruna karşıdır. Zulüm karşısında tarafsızlık diye bir şey olamaz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demek zalimlere zımnen onay vermektir.
'TÜRKİYE'DE ANORMAL BİR ŞEY YOKTUR'
Türkiye'de anormal bir şey yoktur. İstikrarın hakim olduğu, hukukun üstünlüğüyle ilgili yasal ve Anayasal hükümlerin havi bulunduğu ülkemizde normal olmayan sadece siyasi tellallar, istismar tellakları, inkar ve ihanet taraftarlarıdır. Yumuşamadan bahis açılıyorsa böyle bir şeye ihtiyaç hissediliyorsa, ilk önce nelerin sertlik ihtiva ettiği açıklığa kavuşmalıdır. Elbette kutuplaşalım ve kavgaya tutuşalım demiyoruz, tokalaşmak varken yumruklarımızı sıkalım demiyoruz. Fakat normalleşme ve yumuşama kelimelerinin her meselenin başına iliştirilip milli haklarımızdan, milli varlığımızdan, milli kimliğimizden egemen çıkarlarımızdan, Türk ve Türkiye yüzyılı hedeflerimizden ödün isteniyorsa hiç kimse boşuna çabalamasın, bizim böylesi uçuk, kaçık ve garabet yumuşamaya karnımız tok, yüzümüz de dönüktür. Normalleşmesi milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileridir.
'ACEMİ NALBANT GİBİ KAH NALINA KAH MIHINA'
Acemi nalbant gibi kah nalına kah mıhına vuran Özgür Bey'in bu gerçeği anlaması samimi dileğimdir. Acıkan yanağından susayan dudağından yumuşayan durgunluğundan belli olur. Özgür Bey'in durgun olup olmadığını bilmiyorum ama yumuşama için önce DEM korkusuyla yüzleşmesini, adam gibi duruş göstermesini kendisine tavsiye ediyorum. Saçma sapan sorularla, abuk subuk iddialarla, seviyesiz ve ölçüsüz ifadelerle bizim geri adım atacağımızı falan düşünüyorsa yanıldığını, yanlışa kapıldığını, çürük tahtaya küflü çivi çakmakla meşgul olduğunu bir gün mutlaka anlayacaktır. Terörist Demirtaş'ı savunanların bize normalleşme cakası satması, 6-8 Ekim ihanetini aklamaya çalışanların yumuşama masalı anlatması, kümese girip tavuk haklarını savunacağım diyen tilki kadar inandırıcı ve kayda değerdir. Ak koyunun kara kuzusu da olur akıllı bildiğini söylemez ahmak söylediğini bilemez. 31 Mart'tan sonra biti kanlananları uyarıyorum bitli baklanın bizim pazarda alıcısı yoktur. Cumhur İttifakı güvencedir.