Merhabalar bu köşede yazmak için bana fırsat veren Toplumsal medya yöneticimize, değerli editörümüze çok teşekkür ediyorum. Değerli isimler ile birlikte yazı yazmak beni onurlandırdı. Uğur Mumcu, İlhan Selçuk, Bekir Coşkun, Yaşar Kemal ve Kadri Gürsel gibi büyük isimlerin yazdıklarını okuyarak aldığım ışık ile küçük de olsa ışık olmak için yazacağım. Bireyler toplumu oluşturur. Toplum için küçük de olsa bahara güzellikler katan renklerin küçük bir tonu olmak için yazacağım...
Bahar ile birlikte toprak canlanmaya başlar, yağmurlar artar. Güneş daha sık kendini gösterir, göçmen kuşlar kuzeye doğru yol alırlar. Yeryüzünde renkler çoğalır ve sen toprağın kokusunu duymaya başlarsın. Tabiat, bayramı için süslenir, renkleri ile gelişini kutlamak için...
Nevruz “nev” yeni , “ruz” gün sözcüklerin birleşmesinden oluşan Farsça bir kelimedir. Gün ışığı, yeni gün, baharın habercisi, canlanış günü, sevinç günü gibi cümleler ile ifade edilir. Dostluğun, barışın, sevincin, kardeşliğin, paylaşımın günüdür. 21 Mart'ta yüzyıllar öncesinden Orta ve Ön Asya’da, Kafkaslar’da, Balkanlar’da ve Anadolu’da baharın başlangıcı olarak kutlanır. Gece ile gündüzün eşitlendiği gün...
Mustafa Kemal Atatürk, İstiklal Savaşı'nın zor geçen günlerinde halkın moralini, heyecanını yüksek tutmak için çeşitli etkinlikler düzenletiyordu. İlk defa 21 Mart 1921 tarihinde Nevruz kutlaması düzenlendi ama ikinci İnönü muharebeleri öncesine denk geldiği için sönük geçti. “Cumhuriyet’in temeli yüksek Türk kültürüdür” sözü bile Atatürk’ün kültürel değerlere ne kadar çok önem verdiğini ve her şeyi detaylı düşündüğünü göstermektedir. 22 Mart 1922 tarihinde Büyük Taarruz'a hazırlık yapıldığı günlerde Ankara'da Hakimiyet-i Milliye Meydanı’nda öğrencilerin katıldığı geçit töreni düzenlendi. Mustafa Kemal Atatürk Ankara’da bulunan Azerbaycan, Afganistan, Sovyet Rusya, Buhara elçilikleri ile birlikte büyük bir çadırdan gösterileri izledi. Öğrenciler yurtseverlik şiirleri okudular. Spor gösterileri yaptılar. Atatürk'ün önderliğinde Cumhuriyetin ilanından sonra da Nevruz kutlamaları 1923 yılından başlayarak Atatürk’ün ölümüne kadar sürmüştür