Küratör, ressam Aygül Okutan’ın davetlisi olarak 22 Mayıs Perşembe günü 4. Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı ArtContact İstanbul’un VIP açılışındaydım.
Burada karşılaştığım Rus, Tatar ve Türk sanatçılardan kimiyle söyleşi yaptım. Sırasıyla yer vereceğim.
Ancak öncesinde Rus kültürüne duyduğum yakınlığı şöyle özetlemek istiyorum.
Makalelerimin birinde anmıştım; Babıâli’nin gazetecilerinden, Türk basınına otuz yılı aşkın hizmet vermiş, şeref kartı sahibi, babam Rahmi Berksoy’un 60’lı yıllardaki Rusya yolculuğu beni çok etkilemişti. Döndüğünde valizinden 33'lük Rus plakları çıkmıştı. İki yüzünde birer klasik müzik parçasının kayıtlı olduğu o plakları ben her gün okul dönüşü pikapta çalar, uzun bir süre dinlerdim. Renkli, coşkulu bir enerji duyuran bu müzikle yıllarca beslendim. Küçük bir kız olarak yüreğim, zihnim bu kültürü sevdi, benimsedi. Daha sonra edebiyatla da pekişti.
4. Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı ArtContact İstanbul standına Aygül Okutan’ın beni davet etmesiyle; Tataristan, Başkotrostan, Yakutistan, Sibirya ve Kırım’da yetişmiş, uluslararası sergilere katılmış ressamlarla karşılaşma, eserlerini tanıma olanağı verdi. Büyük bir alana yayılan standdaki atmosfer, Rus müziği gibi dinamikti, heyecan vericiydi. Birkaç saatliğine dünyanın halini, derdini insana unutturan o havayı solumak iyi geldi. Sanatçılarla söyleşi yapma, insan olarak onları tanıma arzusu da böyle doğdu.
ALEXANDER SHADRIN VE EŞI LILIYA DAVLETSHINA
Tanıştığım sanatçıların büyük bir bölümü İngilizce bilmiyordu. Ne yazık ki ben de Rusça konuşamıyordum. Yirmi yıldır İstanbul’da yaşayan, Kuzey Kafkasya’lı ressam Ludmila Altınışık, çeviri yapması ricamı reddetmedi. Ludmila doğduğu kent Maykop’ta; ressam, sanat terapisti ve pedagog Oksana Herodesova’nın Sezgisel Resim Akademisi’nden mezun. ArtContact İstanbul’a gelen Rus sanatçıların konferanslarında çeviri yapıyor. Beni Alexander Shadrin ve eşi Liliya Davletshina ile tanıştırdı.
Rusya/Ukrayna çatışmaları ve güncel savaş öncesi Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin onur ödüllü sanatçısı Alexander Shadrin 1992 ve 2002 yılları arasında Sivastopol Sanat Müzesi'nde kişisel sergiler gerçekleştirmiş.
Eserleri Ukrayna'daki yedi sanat müzesinin yanı sıra Ukrayna, Rusya, Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve başka birçok ülkede özel koleksiyonlarda yer alıyor. Shadrin Aleksandr Petroviç 2003 yılından bu yana "Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin Onurlu Sanatçısı".
Türkiye yolculuğunda etkilendiği yerlerden biri Urfa olmuş. Bu esinlenmeyle 2024 ArtContact İstanbul’a yeni eserler getirmiş. Sergide kendisine eşi Liliya Davletshina Shadrin eşlik ediyor.
Eşinin varlığından büyük ilham aldığını söyleyen 1942 doğumlu ekspresyonist ressam 1970 yılında Moskova Sanat Enstitüsü Sanat-Grafik bölümünden mezun olmuş. Rusya'nın halk sanatçısı Prof. Kurnakov'un öğrencisiymiş. 1965 – 1975 yılları arasında "1854-1855 Sivastopol Savunması" panoramasının restorasyonunda çalışmış.
Eşi Liliya Davletshina güzel, olgun, bakışları sevgi dolu bir kadın. Yaşça ressamdan daha genç.
Ludmila’ya kendisiyle söyleşi yapmak istediğimi söylediğimde hemen olumlu yanıt verdi. Anlaşılan enerji alışverişimiz sağlamdı. İstediğim her soruya yanıt verebileceğini söyledi. Ben de sordum.
Rusya’da ünlü bir ressamın eşi olmak nasıl bir şey?
Her şeyden önce ikimizin de ikinci evliliği. İlk tanışmamız birlikte yaşamaya başlamadan 15 yıl öncesine dayanıyor. Ben bir iş kadınıydım ve onu bir kişi olarak görüyordum. Ve ondan daha tanınmış biriydim. Çekinceler açısından asıl sorunlu olan ben değil oydu. Birlikte hayatımız aslında kolay. Kafa yapılarımız çok uyuyor çünkü. Ben gerçekte neysem, onun yanında oyum. Olduğum gibiyim, öyle yaşayabiliyorum, özgürüm.
Eşiniz kendisine esin vermek için burada olduğunuzu söylüyor. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?
Esin sözü çok hoş geliyor kulağa. İkimiz konusunda bu her yerde böyle. Alexander gül yetiştiricisi. Bahçeye o bakıyor. Kendisine yardım etmek istediğimde, sanatınla uğraş, zamanını bu işe harcama der hep. Dün akşam, mesela, konuşurken birdenbire güller arasında resmimi yapmak istediğini söyledi. Zihninde o an doğan bir düşünce oldu.
Siz de sanatçı mısınız?
Ben İşletme Fakültesinde Master yaptım. Büyük bir şirkette yönetici olarak çalışıyordum. Sanata ilgim Alexander’in yanında başladı. Onun yanındayken insanın sanatla uğraşmamak için direnmesi gerekir. Yaratıcı enerjisi etkileyici. Beni besledi, besliyor. Kendimdeki yeteneği keşfetmemi sağladı.
Yarı değerli taşlarla fantastik broşlar, kolyeler, çantalar yapıyorum. Ürünlerim tutuldu, seviliyor, çok müşterim var. İşe Swarowski kristal taşlarıyla başlamıştım. Küçükleri pürüzsüz olur, sert kıvrımlarla kesilmiş kristal taşlardır. Şimdilerde aynı ayarda İsveç taşlarıyla sürdürüyorum çalışmalarımı.
Rusya’da ünlü bir ressam için yaşam nasıl? Yurt dışına çıkmak kolay mı?
Harikadır diyemem elbette. Bunu etkileyen birçok etken var. Şu anda savaştan dolayı kimi ülkeler vize vermiyor. Türkiye için bu durum söz konusu değil. Yurt dışından çok çağrı alıyoruz. Eşim oldukça seçici. Çağrıların aliteli ve kendi kriterlerine uygun olmasına önem verir.
Rusya’da feminist olmak diye bir şey var mı?
Bu kavram Rusya’da çok geçerli değil. Ülkemizde notlar beş üzerinden verilir. Bu kavram için bir not vermem gerekirse üç diyebilirim.
İş hayatından sonra bugünkü yaşamım fazlasıyla özveriye dayanıyor der misiniz?
Eşim ve ben özveri konusunda eşitiz. Ben nasıl özveriliysem eşim de öyle. O bana insanlara güvenmeyi öğretti. Özellikle de erkeklere. Küçüklüğümden beri bu sorunla yaşıyordum. Kalbimi hiçbir erkeğe açamıyordum. Onunla bu bakış açım değişti. Bu çocukluk travmasını kaldırdı benden.
Teşekkürler Liliya Davletshina.
Liliya ile daha uzun süre konuşabilirdim. İçten, nazik, sevecen, dingin, belli bir duruşu olan bir kadın. Ünlü bir ressamla evliliği ne derece başarıyla yürüttüğünü sonuna dek hissettim.