Allah adına insan yakmak: 2 Temmuz 1993 Sivas

Allahu Ekber diye bağırarak diri diri insan yakmak nedir? Bunun tarihte pek çok örneği yaşandı. Son kitlesel örneğine 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madımak Oteli’nde tanık olundu.

İslam tarihinde diri diri insan yakma vahşetinin ilk özneleri arasında, ilk halife Ebu Bekir’in de adı geçiyor. Muhammed Abid El Cabiri’nin; “Arap İslam Aklının Oluşumu” adlı kitabında aktarıldığına göre ridde olayları sırasında yakalananlardan kimileri yakılarak cezalandırılıyor. Bu gibi bilgilere Taberi Tarihi’nde de yer veriliyor. Cabiri’nin kaynakları arasında Taberi de yer alıyor. Öyle anlaşılıyor ki, IŞİD vb. dinci terör örgütlerinin insan yakma uygulaması Ebu Bekir dönemindeki bu türden iddialara dayanıyor. IŞİD’in Suriye’de iki Türk askerimizi nasıl diri diri yakarak katlettiğini derin bir acıyla anımsıyoruz. IŞİD halife Ebu Bekir’i örnek alıyor demek ki…

Oysa Buhari’de, Müslim’de ve Ebu Davud’ta aktarılan pek çok hadiste yer aldığı üzere Allah’ın elçisi Hz. Muhammed, insan yakmayı yasaklıyor.

Peki, durum buyken halife Ebu Bekir gerçekten insan yakmış olabilir mi?

Kimileri kabul ediyor bu savları, kimileri ise reddediyor.

Peki, gelelim 2 Temmuz 1993’e…

Sivas’ta Pir Sultan Abdal’ı anma törenleri düzenleniyor. Kente sanatçılar, aydınlar geliyor. Söyleşiler yapılacak, dinletiler düzenlenecek, semahlar dönülecekti.

Ancak törenler tamamlanamadı. Çünkü çoluk çocuk, genç yaşlı onlarca can, tarihin gördüğü en alçakça katliamlardan birine maruz bırakıldı.

Yakılarak öldürüldüler…

Yananların arasında kimler vardı?

Çocuklar vardı, yazarlar vardı, Aleviler vardı, Sünniler vardı, Türkler vardı, yabancılar vardı.

12 Yaşında katledilen Koray Kaya vardı,

14 yaşında katledilen Menekşe Kaya vardı,

16 yaşında Asuman Sivri vardı,

17 yaşında Özlem Şahin…

66 yaşında katledilen Asım Bezirci vardı,

62 yaşında katledilen Nesimi Çimen vardı,

53 yaşında katledilen Metin Altınok…

Behcet Aysan’lar, Hasret Gültekin’ler var, Serkan Doğan’lar, Muhlis Akarsu’lar, Carina Cuanna’lar vardı…

Muhibe Akarsu, Gülender Akça, Mehmet Atay, Sehergül Ateş, Erdal Ayrancı, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Muammer Çiçek, Murat Gündüz, Gülsüm Karababa, Uğur Kaynar, Asaf Koçak, Handan Metin, Sait Metin, Huriye Özkan, Yeşim Özkan, Ahmet Özyurt, Nurcan Şahin, Yasemin Sivri, Edibe Sulari, İnci Türk,

O gün orada yaşamını yitirenlerden ikisi de otel görevlisi idi. Ahmet Öztürk ve Kenan Yılmaz…

Toplamda yakılarak ya da dumandan boğularak katledilen 35 can var.

Katliamcılar yazar Aziz Nesin’in kimi sözlerini bahane ederek 35 masum cana göz kırmadan kıydılar.

Madımak Oteli’ni kuşattılar.

Ellerinde taşlarla geldiler.

Cuma namazından çıkmışlardı.

Öfkeyle bağırıp çağırıyorlardı.

Kahrolsun laiklik!”, “Yaşasın şeriat!

Sonra oteli ateşe verdiler. Kalabalığın içinden; “yak, yak, yak!” diye bağıranlar vardı.

Allah’ım bu senin ateşin!” diyordu gözlerine şeytan oturmuş bir cani…

Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak!” diyordu hainler ve katiller sürüsü…

Günler öncesinden kışkırtılmış topluluklar kentin değişik yerlerinden gelerek Madımak Oteli’nin önüne birikmişlerdi. Adeta cadı avı için toplanmışlardı. Kışkırtmalar Cuma vaazları ve hutbelerle doruğa çıkmıştı. Pir Sultan Abdal’ı anma törenleri İslam karşıtı bir etkinlik olarak nitelendi. Bu, gerçekte çok daha derinden gelen bir hıncın tarihte pek çok kez olduğu gibi yeniden patlamasıydı.

Bu hıncın kökünde Kerbela vardı, Çaldıran vardı. Hatta bu hıncın kökünde Kuteytbe’nin Horasan’da, Türkistan’da yaptığı katliamlar vardı. Apaçık bir nefretti bu…

Saldırganlar belki soyca değil ama kafa olarak doğrudan doğruya Kuteybe’nin piçleri idi.

Kılavuzları Yezit’ti, Ebu Cehil’di, Ebu Leheb’ti…

Çok şey yazıldı 2 Temmuz üzerine, çok şey söylendi.

Türküler yakıldı, şarkılar ezgilendi, ağıtlar haykırıldı. Ama acılar dinmedi, yaralar kapanmadı.

Bu, şeriatın akla karşı savaşıydı.

Bu, gericiliğin bilime karşı mücadelesiydi.

Bu, ölümün yaşama yönelik saldırısıydı.

Allah En Büyüktür” haykırışıyla sözde Allah adına Allah’ın kullarını ateşe verdiler.

Allah adına yaktılar çocukları…

Allah adına katlettiler masumları…

Allah adına ve şeriat uğruna!

Evet şeriat uğruna nefessiz bıraktılar canları… Tıpkı Kerbela’da Hz. Hüseyin’e yaptıkları gibi…

Ali Asgar’a, Ali Ekber’e, Celal Abbas’a, Sakine’ye ve öbür Kerbela şehitlerine yaptıkları gibi…

Tıpkı Menemen’de Kubilay’a yaptıkları gibi…

Türkülerimizi, şiirlerimizi, semahlarımızı, deyişlerimizi Allah adına ve şeriat uğruna ateşe verdiler. Masum bedenlerdeki günahsız canlar ateşte semaha durdular.

Kuşkusuz 2 Temmuz Sivas Madımak Katliamı için daha çok şeyler yazılacak ve söylenecek. Devletin yetersizliği, yargının hali, gerici kesimin içten içe hala katliama sahip çıkması ve daha neler neler…

Madımak Oteli’nin yıllarca kebapçı olarak açık kalması ve kimilerinin vicdansızca oraya gidip hiçbir şey olmamış gibi kebap yemeyi sürdürmeleri…

Kimi siyasetçilerin katillere sahip çıkıp avukatlıklarını yapması…

2 Temmuz anma törenlerine yıllar boyu yapılan tülü müdahaleler…

2 Temmuz’un ardından 1995’te gerçekleştirilen Gazi Mahallesi katliamı ve Alevilerin çeşitli biçimlerde zulme uğramaya devam etmesi dahası zulmün kimi gerici çevrelerce adeta cihat gibi sahiplenilmesi…

Baba İlyas’tan, Baba İshak’tan, Bozoklu Celal’den bu yana bu topraklarda zulme ve katliama uğrayan Türkmen toplumunun yazgısı ne acı ki hiç değişmedi.

Hep öldürüldü, hep sürgün edildi.

Hep yok edilmeye çalışıldı.

Hepsi Allah adına ve şeriat uğruna yapıldı.

Allah adına ve şeriat uğruna…

Yazıklar olsun zalimlere!

Yazıklar olsun katillere!

Sanmayın ki insanlık size boyun eğecek.

Sanmayın ki vazgeçip bu yoldan döneceğiz.

Zalimlere karşı yanıtımız daima Pir Sultan’ca olacak:

Kadılar, müftüler fetva yazarsa,

İşte boynum, işte kement asarsa,

İşte hançer, işte kellem keserse,

Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan!

İslam dünyası olarak mezhep, cemaat ve tarikat gibi bölünmelerden kurtulup “Allah’ın ipine” sımsıkı sarılmadığımız müddetçe ne acı ki bu katliamların ardı arkası kesilmeyecektir.

Bu satırların yazarı olarak hiçbir mezhepten, hiçbir cemaatten, hiçbir tarikattan değilim ve asla olmayacağım.

Benim dinim akıl, mezhebim bilim, tarikatım uygarlık, ibadetimse sevgidir.

Sevgi kazanacak, nefret kaybedecek…

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }