Ne zaman alkol sözcüğü bir yerlerde kullanılmış olsa, malum çevrelerin bilinen tepkileri de beraberinde gelir. Bunların akıllarında alkollü içkiler öyle bir yer edinmiş ki bilip bilmeden alkol düşmanlıklarını sergilemekten hiçbir zaman vazgeçmezler. Aslında ülkemizde tüketilen alkollerin en çok yüzde 25’i rakı, votka, likör ve cin gibi alkollü içkilerin üretiminde kullanılmaktadır. Yaklaşık yüzde 75’lik bölümse farklı alanlarda sarf edilmektedir. Başta kozmetik sanayii olmak üzere hastanelerde, sağlık ocaklarında, eczanelerde, çeşitli dezenfektan malzemelerin üretimlerinde, birçok ilaçların ve tarım ilaçlarının yapımlarında, bazı yapıştırıcıların üretiminde, biodizel üretiminde, mürekkep imalatlarında, antifriz ve el dezenfektanları üretimlerinde hep etil alkol kullanılır.
Toplum yaşamımızın artık vazgeçilmez bir maddesi sayılan alkolün veya genel tanımıyla etil alkolün tanımını bir de üretim teknolojisi kapsamında yapmak gerekirse;
Etil alkol; içeriğinde belli oranlarda şeker barındıran sıvılardan, fermantasyon yoluyla oluşan düşük dereceli alkolün, distilasyon yöntemiyle yüksek konsantrasyona çıkartılmış halidir.
Damıtma yoluyla elde edilen saf etil alkol önceleri daha çok tıp alanında kullanılırdı ve bu alkole “hayat suyu” adı verilirdi.
Türkiye’de ilk saf etil alkol üretimi, Cumhuriyet dönemi ile birlikte kurulan şeker fabrikalarınca yapılmıştır. Ülkemizin hemen her bölgesinde kurulan şeker fabrikaları bir yandan pancardan şeker üretiminde bulunurken, üretim esnasında çıkan yan ürünün, yani şeker pancarı melasının değerlendirilmesi de göz ardı edilmezdi. Devreye alınan şeker fabrikalarının bazılarında, melastan alkol üretim tesisleri kuruluyordu.
Tekel Genel Müdürlüğü Alkollü İçkiler Bölümünün blok halinde özelleştirildiği 2004 yılına kadar hem Tekel’in alkollü içki üretimlerinde hem de Türkiye’nin çeşitli alanlarında alkol kullananların gereksinimlerine cevap verecek alkoller, şeker fabrikalarınca karşılanırdı. Bünyelerinde alkol işletmelerini barındıran şeker fabrikalarımız, Eskişehir, Turhal, Malatya ve Erzurum fabrikalarıydı. Şekerle birlikte alkol de üreten bu 4 şeker fabrikası, ayrı bir kuruluş yasasına sahip olmalarına karşın, ilk kuruluş yıllarından itibaren alkol üretimini Tekel Genel Müdürlüğü’nün kontrolü altında yapıyorlardı.
Alkole gereksinim duyan firmalar, yasayla belirlenmiş olan alkol kullanım kapasiteleri doğrultusunda, istemlerini yine Tekel Genel Müdürlüğü’ne yaparlardı. Aksaksız yürütülen bu ilişkilerde alkol üretimi ve kullanıcılar arasında ciddi ve güvenilir bir bağ oluşmaktaydı. Böylelikle şeker fabrikalarınca üretilen alkollerin başka amaçlar dışında kullanılmasının önü tamamen kapatılmış oluyordu. Zaten alkol kullanan firmaların, kapasitelerinin dışında alkol almaları mümkün olamadığı gibi, kullanmış oldukları alkollerin de her litresini belgelemekle yükümlüydüler.
Bu sağlıklı ilişki, Tekel’in Alkollü İçkiler Bölümünün özelleştirildiği tarihe kadar düzenli bir şekilde devam etmiştir. Etil alkol tüketiminin hemen hemen tamamına yakını ülkemizdeki şeker fabrikalarının üretimlerince karşılanırken, 2004 yılından sonra yurt içindeki alkol üretim tesislerinin üretimine son verilir.
Bugün pek çoğunun kapatılarak üretimden el çektirilen şeker fabrikalarımızın yanı sıra, alkol üreten tesislerimizin de kapılarına kilit vurulmuş oluyordu.
Gururumuz olan bunca şeker fabrikamız ve alkol üretim tesisimizin üretimleri sonlandırılırken, önemli tarım ürünümüz olan şeker pancarına da bir şekilde arkamızı dönüyorduk. Ayrıca melas gibi hem değerli bir hayvan yemi, hem de alkol üretiminin hammaddesini de yok etmekten çekinmiyorduk.
Alkol üretiminin ülkemizde sonlandırılmasıyla birlikte etil alkolde doğal olarak dışa bağımlı hale geliyorduk.
Sonuç olarak; Tekel’in içki fabrikaları tümüyle, yani blok halinde satıldı. Alkol üreten şeker fabrikalarının alkol işletmeleri de kapanmaya başladı. “Yerli ve milli” şeker pancarından “yerli ve milli” şeker üreten fabrikalarımızın şeker üretimleri ve alkol üretimleri durdurulmuş oldu. 2003 yılında, yani özelleştirmeden önce, yani şeker fabrikalarımızın alkol üretim tesisleri devredeyken alkol ithalatı sıfıra yakındı. 2004 yılında, TAPDK (Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu) verilerine göre ilk kez 37 milyon litre etil alkol ithalatı yapıldı ve her geçen yıl bu ithalat rakamı katlanarak arttı. Yine aynı kurumdan alınan bilgiler ışığında, bugün ithal edilen alkol miktarı 100 milyon litreyi aştı. Etil alkol ithal eden firma sayısı da aynı yıl 95'e ulaştı. Türkiye yüksek faizle bile dış borç bulmakta zorlanırken, dışarıdan yabancı etil alkol alımına her yıl yüz milyonlarca dolar akıtılması devam ettiği gibi, kaçak, kontrolsüz ve sağlığı tehdit eden çeşitli alkollü içki üretimleri de hız kesmeden devam etmektedir.