52 bin polisle kuşatılan 1 Mayıs

2025 1 Mayıs sabahı İstanbul’da yalnızca iki noktada, Kartal ve Kadıköy iskele meydanlarında kutlamaya izin verilmişti.

Taksim yine yasaklıydı. İşçilerin yıllardır simgeleşmiş meydanı bir kez daha polis ablukasına alınacak, asıl sahipleri oraya giremeyecekti. Saat 9 sularında evden çıkıp Kadıköy’e doğru yola koyuldum. Söğütlüçeşme’ye yaklaştığımda ilk polis barikatıyla karşılaştım. Araç trafiği tamamen kapatılmıştı. Gazeteci olduğumu belirterek Turkuaz basın kartımı gösterdim, ancak görevli polis kararlıydı: “Kesinlikle geçemezsiniz.” Başka sokaklardan alana ulaşmaya çalıştım ama nafile; İskele'ye çıkan tüm yollar tutulmuştu. Aracımı bir sokağın başına, çekilme riskini göze alarak park ettim çünkü İSPARK’lar da kapalıydı. Bu arada aklımda bir soru dönüp duruyordu: Yıllardır İran, Irak ve Suriye sınırları adeta kevgire dönmüşken, isteyen elini kolunu sallayarak geçerken, demek ki istenirse bir yerden giriş gerçekten engellenebiliyormuş. Ama bu da başka bir yazının konusu...

Kadıköy Boğa'nın olduğu meydana kadar yürüyerek gelmiştim… Yine polis barikatları ve barikatlarda üst araması, çanta kontrolü.

Bir memur sessizce sordu:

— Nereye gidiyorsunuz?

Cevabım netti:

— Bayrama.

Barikattan geçince kalabalığın sesi duyulmaya başladı. Yağmur ince ince yağıyordu ama sloganlar gür, net ve cesurdu:

"Yaşasın işçilerin, emekçilerin 1 Mayıs'ı!"

İlk röportajımı gözyaşları içinde slogan atan yaşlı bir amcayla yaptım. Ayağındaki ayakkabı çamurluydu, bastonuna dayanıyordu:

— Adınız nedir amca?

— Ben Cemal. 1969'dan beri bu meydanlara geliyorum.

— Bugün ne hissettiniz?

— Her seferinde bir umut taşıyorum evladım. Bu iktidarlar hep geldi geçti ama işçiyi ezmekten vazgeçmediler. Şimdi de yine aynısını yapıyorlar. Ama biz buradayız, hâlâ buradayız.

Biraz ileride yağmurdan sırılsıklam olmuş iki genç kız birbirlerine sarılarak yürüyordu. Üzerlerinde "Öğrenci gençlik burada" yazılı pankart vardı.

— Neden buradasınız?

— Bu ülkenin geleceği için. Okullarımızda kantin fiyatlarını bile karşılayamıyoruz. KYK borçları, işsizlik, güvencesizlik... Yarın biz de bu alandaki işçilerin yerine geçeceğiz. Sessiz kalamayız.

Sloganlar kesiliyor, yerini bir başka grubun coşkulu girişine bırakıyor. Sendikalar bir bir anons ediliyor. Hemen ardından CHP Gençlik Kolları giriyor alana. Üzerlerinde dikkat çeken bir yazı:

“İstanbul’un muhafızları.”

Yağmur şiddetini artırıyor ama meydan pes etmiyor. Gençler halay çekiyor, kadınlar türkü söylüyor, bir yandan da sloganlar yükseliyor:

"Her yer Taksim, her yer direniş!"

Bir grup kadınla karşılaşıyorum. Ellerinde "Eşit işe eşit ücret" dövizleri var. İçlerinden biri, 3 çocuk annesi Ayfer, şöyle diyor:

— Sabah işe gitmedim, çocukları komşuya bıraktım. Bütün yıl mutfak tüpünü yarım kullanarak geçiniyoruz. Bu bayram bizim bayramımız. Yağmur mu? O bize serinlik oldu. İçimiz zaten yangın.

Gözlerim kalabalığın arasında CHP Kağıthane örgütünün flamasını arıyor. Çok geçmeden gençlik kollarının flaması beliriyor; kırmızı beyaz dalgalanıyor insanların arasında. Sloganın, türkünün yükseldiği noktaya doğru ilerliyorum. Gençler coşkuyla haykırıyor; ellerinde dövizler, yüzlerinde umut… Kadın Kolları Başkanı Hatice Elagöz’ü görüyorum. Yanında Filiz Sakman ve Zeyno Dağbaşı da var.

İlçe örgütünü soruyorum.

- “Kortej biraz dağıldı ama herkes az sonra burada, filamanın altında toplanır,” diyorlar gülümseyerek. O anı ölümsüzleştirmek için birkaç kare hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.

İlerlemeye devam ediyorum.

O sırada WhatsApp haber grubuma gelen bildirimlere bakıyorum:

"384 kişi gözaltına alındı. 52 bin polis görev başında."

Ama meydanda ısrarla süren bir başka sayı vardı:

Sayısız umut.

Yağmurla yıkanmış yüzlerde yorgunluk değil direnç vardı. Islanmış pankartlarda silinmiş harfler değil, daha güçlü bir irade vardı. Bu sadece bir yürüyüş değil, halkın iradesine ve faşizm ile tek adam rejimine karşı bir direnç bir meydan okumaydı.

Son söz bir işçiye ait oldu. Yakasında küçük bir broş, gözlerinde yılmaz bir bakış:

— Bugün buradayız, tek adam rejimini göndereceğiz… Seneye bir Mayıs’ı olması gerektiği gibi Taksimde kutlayacağız. Örgütlü olursak biz kazanacağız. Onlar değil.

Ben röportajımı bitirirken İçişleri bakanı Yerlikaya’nın açıklamasında ülke genelinde 122 bin 777 güvenlik kollarının görev yaptığını ve İstanbul’da 407, Tokat’ta 1, Van’da da 1 olmak üzere toplam 409 kişinin de gözaltına alındığını açıklıyordu.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }