Ayşe Hazal Beytaş

31 Mart seçimleri ülkede, son CHP Kurultayı da CHP’de tek adam yönetimlerine karşı bir denge getirdi. Gerçi ülkede tek adam yönetimi sürmekte, CHP’de ise tek adam yönetimi yerine triumvira (İmamoğlu, Özel, Yavaş) idaresi gelmiş durumda. Her iki durum da şartların eskisine göre değiştiği anlamına gelmektedir. 
Bugünkü durumda partiye (AKP) karşı partiden (CHP) çok, tek adama karşı üç adam çatışması öne çıkacaktır. Birinci grupta hem parti (AKP) hem de tek adam kredi kaybına uğramış durumda; ikinci gruptaysa hem partinin (CHP) hem de 3’lü triumvira’nın kredisi artmış bulunuyor.
Olası durumları iktidara göre sıralarsak:
İlk olarak CHP’deki ilerlemenin ve AKP ve Erdoğan cephesindeki gerilemenin kalıcı olduğu durumda; iktidar bugüne kadar sergilediği tutuma oranla çok daha sert bir tavra girecektir. Bu sertlik bir yandan kendi tabanını sağlamlaştırmayı öte yandan muhalefet partisini istikrarsızlaştırmayı hedefleyecektir. 
İktidar oluncaya kadar ve hatta iktidar olduktan uzun bir süre sonrasına kadar mağdur söylemine çok sık başvuran iktidar bu durumda kitleleri ikna edebileceği etkili bir söylem bulabilir. Bu söylem büyük bir ihtimalle ülke güvenliği ve dolayısıyla iç ve dış düşmanlarla ilgili olacaktır. 
Gerçi bu gerekçeler iktidarın hep gündeminde oldu, iç ve dış düşman dinamiği bir tür mağduriyet söylemine bulanmış halde sürekli ülke gündemindeydi. Bu sefer diğerini mağdur söylemine başvurmakla suçlayan güvenlik ağırlıklı bir söylem ufukta görünüyor. 
Bu halkın azgınlaşan pahalılığa ve artan işsizliğe eklenen evsizlik sorununa karşı ayağa kalkışını baskılamak için de gerekli görülecektir. İşte bu durumda CHP’nin nasıl bir yol izleyeceği büyük önem kazanıyor.  CHP iktidarı özleyen ve buna hazır olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyan bir parti olmadıkça iktidar bu durumdan beslenerek ve sorunlarını hafifleterek çıkacaktır. 
CHP'nin muhtemel iktidarının ipuçlarını halka gösterecek şekilde yerel yönetimlerde çok sıkı bir çalışmaya girmesi ve ülkenin diğer sorunları konusunda sadece boş hamasete dayanmayan aktif bir tutum benimsemesi halinde AKP’nin bu söylemi beklenen sonucu vermeyecektir. 
CHP sadece CHP’nin yönetim organlarında değerlendirilerek ortaya konan bir siyasal tarzla aktif bir tutum yaratamaz. Seçim başarısında payı olan bütün kesimleri karar alma sürecine katmayı başarmalıdır. Bu konuda nelerin yapılması gerektiğiyse ayrı bir yazı konusu.